Baştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...
Kız akşama bölüm yetiştirmeliyim ve bir azdan kursa gideceğim. Kahpe hayat.
Oy sınırı koysam mı acaba? Zatan 2 günde bir bölüm atıyorum. Sizce koymalı mıyım?
Küçük yıldıza dokunarak oy verirseniz ve satır altlarına yorum bırakırsanız çok mutlu olurum.
İyi okumalar<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-ALEV'DEN-
Günlerdir hasret kaldığım tarçın kokusu ciğerlerime dolarken uzun zaman sonra çok rahat uyumuştum. Aslında uzun zaman sonra uyumuştum. Çünkü haftalardır gözüme uyku girmiyordu. Alaz'a hala kızgındım ama onsuz da yapamıyordum.
Saçlarını okşamaya devam ederken yanağımı kafasının üzerine yasladım. Kafasını göğüsüme yaslamış, mışıl mışıl uyuyordu. Ona bakarak gülümsedim. O da uyumamıştı. Gözlerinden belliydi.
Bedenime sıkıca sarılmış, hiç bırakmak istemiyor gibiydi. Sanırım doğruydu, biz Alaz'la küs kalamıyorduk.
Yerinde rahatsızca kıpırdadı ve bir şeyler mırıldandı. Ne dediğini anlamamıştım. Bedenime sarılan kolları sıkılaştı ve gözlerini araladı. Kafası göğüsüme yaslı olduğu için yüzünü tam göremiyordum. Bir süre duvarla bakıştıktan sonra yüzünü bana çevirdi. Yüzünde anında bir gülümseme belirirken uykulu gözlerle bana baktı. Bedenini bir az yukarı kaydırarak boynuma sarıldı. Bende gülerek kollarımı gövdesine doladım. "Rüya değilmiş."
İlk önce ne dediğini anlamasam da sonra anlayarak gülümsedim. Saçlarının arasına küçük bir öpücük kondururken "Rüya değil." dedim. Bir süre öyle kaldıktan sonra kafasını kaldırdı ve burnuma minik bir öpücük kondurdu. "Teşekkür ederim."
Kaşlarımı çattım. "Neden teşekkür ediyorsun?"
Güldü. "Öylesine."
Kafamı gülümseyerek iki yana salladım. Evet, bu da kalıplaşmış repliklerimizden biriydi. Alaz'la dile kolay 1 aydır ayrı kalıyorduk. Onunla konuşmayı özlemiştim. Ona sarılmayı, onu öpmeyi, onunla uyumayı, onunla zaman geçirmeyi özlemiştim.
"Seni özledim." dedi boğuk sesiyle. Dudaklarımı bir birine bastırdım. "Sana zaman verdim. Belki bu zaman sana iyi geldi ama bana hiç iyi gelmedi. Oysa ikimiz için de iyi olacak demiştin." Göğüs kafesimde bir acı hissettim.
Saçlarını kokladım. "Bana da iyi gelmedi. Yanlış bir kararmış." Yüzünü avuçlarım arasına aldım. "Bende seni özledim." Gülümsedi ve hiç beklemeden dudaklarıma kapandı. Bende gülümsedim ve onu öpmeye başladım. Bir eli yanağımı kavrarken diğer eli belime gitti. Ellerimi gür ve dalgalı saçlarının arasına daldırdım. Alt dudağını dudaklarım arasına alarak hafifce ezdim.
