Baştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...
Hello, ben geldim:) Kız bir gün yazmayayım, hemen özlüyorum sizi.
Dün bölümün etkisinden çok çıkamadım. Ama bu bölüm de güzel.
Küçük yıldıza dokunarak oy verirseniz ve satır altlarına yorum bırakırsanız çok mutlu olurum.
400 okunmayı da geçtik. Hepinizi çok seviyorum. Destekleriniz için teşekkürler. 1K da pasta keseceğim ehehe
İyi okumalar<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Göz kapaklarımın üzerinden bile gözlerimi kamaştıran ışık yüzünden gözlerimi araladım. Pencereden içeriye sızan yoğun güneş ışığı tam yüzüme vuruyordu. Kirpiklerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Üzerimde hissettiğim ağırlıkla kafamı çevirdim. Alaz koala gibi bedenime sarılmış, kafasını göğüsüme gömerek uyuyordu.
Öyle nasıl nefes alıyordu Allah aşkına? Alaz'dan her şey beklenir. Götünden bile nefes alır o. Yeter ki bana sarılsın. Yavşak.
Onu üzerimden itmek istedim ama bedenime sarılmış kolları yüzünden pek hareket edemedim. Onu uyandırmak istemiyordum. Günlerdir evime gitmiyordum ve ne yalan söyleyeyim, odamı özlemiştim. Yatağımı, 4 duvar arasında kalmayı özledim. Kitaplarımı. Gerçekten uzun süredir kitap okuyamıyordum.
Üzerimde hissettiğim hareketlilikle düşüncelerimden arındım. Alaz yerinde rahatsızca kıpırdayarak gözlerini araladı. Kendini yanımdaki yastığa atarak üzerimden kalktı. Gözlerini açarak bir süre tavanı izledikten sonra kafasını bana çevirdi.
Gülümsedi ve boynuma sarıldı. Yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "Günaydın." dedi kafasını boynuma gömerek. Beni kendine öyle sıkı bastırıyordu ki nefes alamıyordum. Bende kollarımı ona doladım. "Sana da günaydın ama beni bırakmazsan bir daha gün aymayacak!"
Kollarını benden çekti. Bu sefer yüzümü avuçları arasına aldı. Yanaklarıma baskı uyguladığı için dudaklarım hafifce büzülmüştü. Ellerini yüzümden çekecekken, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bunu hiç beklemediğim için ilk önce duraksadım. Onu itmeye çalıştım ama çok işe yaramamıştı. Ellerini yüzümden çekerek belime doladı ve daha güçlü öpmeye başladı. O cezalıydı! Beni öpemezdi!
Cezalı olduğu için karşılık vermedim. Beni öpmeye devam etti. Hiç pes edecek gibi durmuyordu. Belimdeki ellerinden biri kalçama gitti ve beni kaldırarak bacaklarımı iki yanına açmamı sağladı. Üzerine çıkınca kollarımı boynuna doladım. Beni kucağından bırakmadan, sırtını yatak başlığına yasladı.
Kalçamdaki eli yukarı çıkarak, üzerimdeki beyaz tişörtün içine girdi. Çıplak sırtımı okşarken beni kendine bastırıyordu. Hala karşılık vermiyordum ama umrunda değil gibiydi. Ellerimi dağınık saçlarının arasında daldırdım. Karşılık vermek istedim ama kendimi tuttum. Bunu fark etmiş olacak ki dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan gülümsedi.
