Baştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...
Bu şakayı yapmasam içimde kalırdı. 31 komiktir. Nokta.
Neyse bacımsular. Queeniniz bir az geç geldi ama yine burdayım ehehhe.
Küçük yıldıza dokunarak oy vermeyi ve satır altlarına yorum bırakmayı unutmayın.
İyi okumalar<33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımın üzerinde hissettiğim baskıyla gözlerimi açtım. Kafamı Alaz'ın göğüsüne yaslamış, kollarımı gövdesine dolamıştım. Alaz yarı oturur vaziyetde, saçlarımı okşuyordu. Bir elini kucağından düşmemem için belime yerleştirmişti.
Kollarımı gövdesinden çekerek kafamı kaldırdım. Yüzüne bakınca bana yorgun gözlerle gülümsedi. Tüm gece uyumadığı belliydi. Burnuma küçük bir öpücük kondurdu. "Günaydın."
Gülümsedim ve kollarımı boynuna dolayarak ona daha sıkı sarıldım. "Günaydın." dedim kafamı boynuna gömerken. Yanağını kafama yasladı. "Sen uyumadın mı?" diye sordum hafif kızgın bir sesle.
Güldü. "Uyudum meleğim."
Kafamı omzundan kaldırdım. "Yalan söyleme bana."
Yanağıma güçlü bir öpücük kondurdu. "Uyumadım. Ama sen çok rahat uyudun." Gözlerimdeki mahçubiyeti fark etmiş olacak ki gülümsedi. "Üzülme. Sen iyi ol, o bana yeter." dedi parmaklarının tersiyle yanağımı okşayarak.
Parmak uçlarımı kirli sakallarının arasında gezdirdim. Dudaklarına uzanarak küçük bir buse kondurdum. Dudaklarımı çekmeden öpücüklerimi yanağına taşıdım. Gözlerini kapattı. "İstersen sen uyu. Sonra gidersin."
Gözlerini araladı. "Şirkette işler çok yoğun. Şirkete uğramalıyım. Sonra eve giderim." dedi yorgun sesiyle. Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı pencereden dışarıya çevirdim. Yağmur yağıyordu. Çok güçlüydü. En son Paris'teyken böyle yağmur yağıyordu. Ağaçların yaprakları yağmur damlalarının ağırlığıyla aşağı sarkıyordu.
Bir süre kafamı Alaz'ın omzundan kaldırmadan yağan yağmuru izledim. Bakışlarım duvardaki saate kayınca 10 olduğunu gördüm. Alaz yerinde hareketlenince kafamı omzundan kaldırdım. Gülümsedi. "Ben gitmeliyim." Kafamı salladım. Yataktan kalkmadan önce dudaklarımı uzunca öptü. Kapıya doğru ilerledi. kafasını bana çevirerek gülümsedi. "Görüşürüz sevgilim." Gülümsedim. "Görüşürüz."
Alaz odadan çıkınca bir süre kapanan kapıyı izledim. Bu gün hiç yataktan çıkmak istemiyordum. İnce pikeyi omuzlarıma kadar çektim ve kafamı yastığa yaslayarak pencereden yağan yağmuru izlemeye başladım.
