Helloo bacımlar:) Nabersiniz ayol?
Evet bir bombayı daha atmaya geldim. 20. bölümün şerefine 4070 kelime:)
Bakın, oy sınırı koymak istemiyordum, hala da istemiyorum. O yüzden koymayacağım ama beni mecbur bırakmayın lütfen. Zaten 15 ağustostan sonra her gün bölüm atamayacağım. Belki o zaman oy sınırı koyarım, bilemiyorum.
Neysee. Yine çok konuştum.
İyi okumalar<33
-ALEV'DEN-
Gözlerimin kapalı olmasına rağmen, yoğun ışık kör edecek gibiydi. Ellerimi ovuşturmak için gözlerime götüreceğim sırada duraksadım. Sanırım ellerim bağlıydı. Hemen ayaklarımı da kontrol ettim. Onlar da bağlıydı. Gözlerimi zorla da olsa, yavaş yavaş araladım. Sadece beyaz, yoğun bir ışık görüyordum.
Kendimi zorlayarak bir az daha araladım. En sonunda etrafıma bakmayı başardığımda, depo gibi bir yerde olduğumu anladım. Aslında depo karanlıktı. Ama benim yüzüme doğru çok güçlü bir ışık saçan spot ışık vardı. İyi, en azından karanlık değildi ama bu ışık buraya tesadüfen koyulmuş olamazdı.
Ellerim önden bağlanmıştı. Hah, hemde plastik kelepçeyle! Acaba bu cahiller kimdi? Ayaklarım kalın bir halatla bağlanmıştı ama ellerimi kurtardıktan sonra ayaklarımı çözebilirdim. Buradan çıkmak düşündüğümden de kolay olacaktı. Ama ilk önce beni kaçıranları tanımam lazımdı. Bu ilk kaçırılmam değildi. Yani en azından tecrübeliydim. Alaz sağolsun.
Alaz? Tabii ya! Alaz! Şimdi ne haldedir. Kafayı yemiştir. Sadece bacağımdan yaralandığımda her yeri bir birine katmıştı. Şimdi resmen kaçırılmıştım ve kafayı yiyordu. Savaş ve Selim ona destek çıkmıştır. Bensiz yapamıyor gerçekten. Ama beni az da olsun tanıyorsa başımı çaresine bakacağımı bilir. Ya da Baran onlara dağ evinde olduğumu söylemişti. Bu onların endişesini bir az bastırabilirdi. Ama büyük ihtimal telefonuma da ulaşamıyorlardı. Telefonum neredeydi ki? Tabii ki arabada!
Savaş çoktan arabamın konumunu bulmuştur. Ama orda olmadığımı görünce daha da delirmiştir. Abim mi? Abimin umrunda olmaz. Bana çok güvenir. Adam resmen bana şehrin ortasında survivor yaşattı ya! Aç bıraktı beni. Sözde eğitiyormuş. Ama işe yaramadı değil.
Gerçekten, kim beni kaçırmaya cesaret edebilirdi ki? Ah, evet. Alaz istisnaydı. Onunki cahil cesareti gibi bir şeydi. Ama sonunda da iyi yere gelmeyi başarmıştı. Adam resmen kendine aşık ediyordu. Hey, hey! Sadece lafın gelişi. Hayranlık sadece! Yok, ben ona hayran değilim! Ah, konuştukca batıyorum!
Sağ tarafdan gelen gürültüyle kafamı çevirdim. İki taraflı bir kapı aralanıyordu. Kapıdan içeriye ince bir ışık daha sızınca kapıya odaklandım. Kapı tamamen açılınca 3 tane gölge gördüm. Arkadan ışık geldiği için yüzlerini seçemiyordum. Zaten görüş açım yeterince bulanıktı. Gölgelerden ikisi daha iriydi ve yan yana durmuşlardı. Diğerlerine göre daha kısa olan gölge, iki iri adamın önünde durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN DEDEKTİF (+18)
Mystery / ThrillerBaştan aşağı siyah olan takım elbisesi ve ellerinde dövmeleri vardı. Beni görünce sırıttı ve oturduğu yerden kalkarak yanıma gelmeye başladı. Bana yaklaştıkca aramızdaki boy farkı kendini belli ediyordu. Yanıma gelerek dibimde durdu. Ağzımdaki bantı...