Hayat çok gariptir. Yaşadığın kötü hayatı ne kadar uzun yaşarsan, karşına çıkacak iyi hayatı o kadar reddetmeye başlarsın.
Çünkü kötü hayatını o kadar çok benimsemişsindir ki. o iyi hayata alışık olmadığın için korkuyorsundur.Güneşin ışıkları gözlerime çarparken hafifçe gerildim. Başımı yana çevirdiğimde Savaş sırtı üstü uzanmış uyuyordu. Fakat yüzü bana dönüktü. Bir süre ona baktım. Gerçekten uyurken çok huzurlu duruyordu. Bir melek gibi sakin ve masum uyuyordu.
Sabah, namaz için kalktığım halde yine de uyuya kalmıştım. Bazen namaz için erken uyanazsam da elimden geldiğince kılmaya çalışıyorum. Uyanamdığım zamanlarda vicdan azabı duyarken uyandığım zamanlarda da kendimi şanslı hissediyordum. Allah'ın benim hakkında ne düşündüğünü bilmiyordum ama her kuluna ayrı bir değer verdiğini çok iyi biliyordum. Belki de onun varlığı sayesinde pek çok şeye sabrettim. Çünkü onun beni hep izlediğini biliyordum ve bana değer verdiğini her zaman hissediyordum. Bu beni teselli ediyordu.
Bir an huzurla gülümsedim. Sonra Savaş'ın örtüsünü üstüne çekerek yataktan çıktım. Sonra banyoya girip elimi yüzümü yıkıyarak üstümü değiştirdim ve odadan çıktım.
Aşağı indiğimde ev ahalisi hariç herkes hazırlıkları yapmaya başlamıştı bile.
Herkese kolay gelsin diyerek avluya çıktım. Derin bir soluk alıp etrafa göz süzdüğümde bir an durdum. Avluda Okan ile oyun oynayan Beren miydi?
Biraz dâha yaklaştığında sırıttım. Gerçekten de Berendi.
Üniversitede de böyleydi bu kız. Bana benziyordu. Hatta eskiden bizim ruh ikizi olduğumuzu söylerlerdi. Kızlar alışveriş için plan yaparken bizde iddiaya girip iki kişi olarak halı saha maçına giderdik. Bu maç takıntım nerden çıktı bende anlamıyordum ama oynamayı çok seviyordum. Heyecan ve adrenalini seven kızlardık işte.
Beren, çocuklarla oyun oynarken bâyağı eğleniyordu. Gülümsedim, her şeye rağmen hep böyle gülerdi. Etrafına neşe saçmayı severdi.
Yetim bir kızdı Beren. Yani yetimhanede büyümüştü.
Yüreğindeki acıyı çok iyi anlıyordum, hayatta hep kendi başına, sağlam kalmaya çalışan güçlü bir kızdı.
Beren çocuklarla oyuna devam ederken Savaş'ın yanına gelmesi ile duraksadı. Beren'e bir şey soruyor gibiydi.
Bir süre onları izlerken, birden Hejan belirdi. Ağam diyerek bir şeyler konuşmaya çalıştı. Savaş her halde nezaketinden olacak, bir şey demeden söylediklerini dinlemeye başladı.
Bir süre onları izlerken kadın Savaş'a dâha çok yaklaşmaya başlamıştı. Tamam bir şey sorarsan anlarım ama yaklaşmaya çalışmak nedir? Bir dakika...o koluna mı dokundu? Yok yok, yanlış gördüm ben.
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtığımda gerçekten de dokunuyordu.
Hızla merdivenlere doğru giderek aşağı inmeye çalıştım. O sırada hâla onları izliyordum. Savaş kolunu hafif geri çekerken Hejanın kolunu indirdiğini gördüm.
Ben hâla yürürken bir şey fark etmiştim. Beren topu sektirip bir gözünü nişan almış gibi kapatmıştı. Ben durup ne yaptığını anlamaya çalışırken Hejan'ı hedef aldığını sonradan anladım. Bunu fark ettiğimde, 'yapmaz herhalde' diyordum. Fakat bâyağa bâyağı topu atmıştı.
Kızın koluna topu vurunca kız acıyla kıvranmaya başladı. Tabii Savaş ağada o şaşkınlıkla kıza yaklaşıp yardım etmeye çalıştı.
Ah Beren ah destek olacağına köstek oldun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem (Kitap Olacak)
Lãng mạnSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyorum. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl...