96.bölüm: hesap günü

1K 93 11
                                    

Gökyüzünde uçarak ailemle güzel bir hayal yaşamaya başladım. O kadar güzeldi ki. Artık Alya da yanımızdaydı. Gökyüzünde özgürce süzülüyorduk. Kendi evimize uçuyorduk. Alya etrafımızda dolanarak keyifle gülüyordu. Uçmak kadar güzel bir duygu yoktu. Artik özgürdük. İstediğimiz gibi yaşıyorduk artık, fakat...

Fakat birden hava kararmaya başladı ve bizi yavaş yavaş yere düşmeye başladık. O sırada kötü bir ruh etrafımızda dolanarak bizi rahatsız etmeye başladı. Savaş ile hemen kızımıza sarılarak siper almaya çalıştık. Ben kızımı sarıldım Savaş da bize sarıldı. O an depremde enkaz altında kalan aile aklıma geldi. Çocuğuna sarılan anne ve onlara da sarılan baba. O manzara benim kalbimi çok acıtmıştı. Hele ki kızımı arama arafesindeyken ve Savaş'ı kaybettiğim bir zamandayken.

Yere yavaşça inerken hemen bir yere saklanmaya çalıştık. Savaş Alya'yı kucağına alarak hızla yürümeye başlamıştı. Ben de ardından koşar adımlarla yürüyerek kolunu tutmuştum. Sonra Savaş ilk karşılaştığımız dere kenarında durdu. Sonra hemen ağacın altında oturduk. Sanki o ağaç bizi görünmez yapacak gibi düşünüyorduk. Bir süre sonra etraf aydınlandı ve bahar geldi. Ayağa kalkarak eve gitmemiz gerektiğine karar verdik. Ayağa kalkıp etrafı kolaçan ederken arkamı dönerek kızımı ve babasını kontrol etmeye çalıştım. Fakat hiçkimse yoktu. Birden ortadan koybolmuşlardı. Korkuyla iç çekip deli gibi etrafta onları aramaya çalıştım. Ama onlardan hiçbir iz yoktu. En sonunda çaresizce yere çökerek ağlamaya başladim. O sırada uzakta bir aslan ailesi etrafta dolanıyordu. O an korksam da hareket etmedim. Sadece onları izledim. İki aslan, biri dişi biri erkek üç tane de yavru aslan yeni avdan gelmiş gibi görünüyordu. Keyifleri yerindeydi çünkü. Üç yavru aslan etrafta koşuşturarak birbirleriyle avcılık oyunu oynuyorlardı. O an sanki benim çocuklarımmış gibi hissettim.

Birbirlerinin peşindem koşarak en sonunda benim yanıma gelmeye başlamışlardı. O an korkuyla ağacın altına giderek onlardan uzaklaşmaya çalıştım. Çünkü onlar yanımda olursa anne babalarının da dikkatini çekebilirdim.

Ağacın altına girerek onların uzaklaşmasını bekledim. O sırada omzumda bir el hissettim. Hissettiğim el ile korkuyla iç çekerek hemen arkamı döndüm. Meğer Ebe kadındı. Fatma ebe. O an ayağa kalkarak ona sarıldım. "Beni buradan çıkar ne olur." Dedim acıyla. "Ailemi yine kaybettim ben. Bana yardım et ne olur."

Huzurla gülümseyerek saçlarımı sevdi. "Sen çok güçlü bir kızsın. Ama bir ilk okul çocuğunun kalbine sahipsin."

Ondan yavaşça ayrılarak aslan ailesine bakarken "Sen çok güçlü bir kızsın. Bunu da atlatacaksın. Dedi yine.

O an dehşetle gözlerimi açarak iç çektim. Başımı tutarak nefes nefese kendime gelmeye çalıştım. Savaş da endişeyle yerinden kalkmış beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bana sıkıca sarılarak nefes nefese sakin kalmamı bekledi. "Geçti! Geçti! Bir kabus. Sadece bir kabus. Nefes al." O sırada Savaş'a kilitlenmiş gibi sarılarak kendime gelmeye çalıştım. o ise sabırla benim sakinleşmemi bekledi. "Savaş." Dedim hüzünle.

"Efendim güzelim söyle." Diyerek hüzünle yanaklarımı avuçladı. "Bazen olur ya bir zamanlar bir çocuk olduğun aklına gelir." Kaşlarını hüzünle çatıp hıhım diyerek onay verdi. "Ben anne babamın yanında görmeyi isterdim. Onlara sarılarak güvende hissedersin ya. Ben o duyguyu hiç tadamadım."

Göz yaşları içinde bana yaklaşarak "Ben varım güzelim. Ben seni yaşadığım sürece hep koruyacağım. Korkma. Biz iyiyiz. Bak yine beraberiz, yine birlikteyiz." Dedi çaresiz bir sesle.

"Fakat bu farklı Savaş. Olur ya insan annesine sarılmak ister, babasına sarılmak ister. Savaş insan bazen evlat olarak sevilmek ister. Korunmak ister. Bazen anne babasının yanında güvende olmak ister."

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin