45.bölüm:Çocuk yurdu

7.8K 303 18
                                    

Sevgili okurlarım ikinci bölüm sezon finali olacaktır. Bilginize.


Hayat öyle bir çıkmazdır ki, bu çıkmazın içinden kaybolmamak için hep bir şeylere tutunup dururuz. Bu dünyayı o kadar çok benimsemişiz ki, acıları bile bir kene gibi yapışıp kalıyor. Halbuki yaratan demiyor muydu, geçecek, her şey geçecek. Yanlız ben kalacağım. Bu dünya gelip geçici, fakat biz sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi bir hiçmiş gibi yaşıyoruz.

💙💙💙

Aradan bir gün geçmişti. Gelinlik ve damatlık seçilmiş son kontroller yapılıyordu artık.

Biz ise bulduğumuz boş zamanı dışarı çıkarak Savaş'ın çiçeklerini ziyarete gitmekle değerlendirdik. Yani çocuk yurduna gittik.

Savaş ve demirin kurduğu bir çocuk yurduydu. Kimsesiz çocuklara yuva olmuştu açtıkları yurt.

"Bak gör seninle tanıştıklarına nasıl da sevinecekler. İkizler biraz rahatsız olabilir, ama zamanla alışırlar merak etme."

"İkizler niye sevmesin. Beni hâla tanımıyorlar bile."

"Getirdiğim kızları pek sıcak karşılamazlar."

Tek kaşım havada bakakaldım. "Getirdiğin kızları derken?"

Savaş kısıkça küfür ederken gözlerini bir an kısarak tekrar yola baktı.

" Getirdiğin kızlar derken Savaş? Cevap vermedin."

" Beş yıl kadar önce, son sevgilim ve kardeşlerim Esra ve Zeliş. Onlara karşı biraz soğuklardı. "

" Son sevgilin kimmiş. Şu beni sinir etmeye gelen kız mı? Neydi adı?"

" Bade mi?"

Dudaklarını ısırarak yine gözlerini kısarken büyük sıçtığını nihayet anlamıştı artık. E bir zahmet anlasın!

Alayla sırıtarak cevap verdim. " Bade? Demek Bade. İsmini unutmamışsın bakıyorum. "

" Keskin Bade dediği için akılda kalıyor."

Kollarımı bağlayarak koltuğa yaslandım. " Hıhım. Öyledir. Benim değil sevgilim, eski bir arkadaşımı bile kıskanıyorsun. Kıyameti koparıyorsun! Sonra sana gelince sakin uslu mu uslu bir kız olmamı bekliyorsun. Oh ne güzel!"

" Güzelim ben öyle söylemek istemedim."

" Tabiki de demek istememişsindir. Fakat bir arkadaşımı bile boğacak raddede kıskanırken, herşeyi benim burnumdan etmeyi biliyorsun."

Bıkkınca soluk alırken, mahçup bir ifadeyle ensesine kaşıdı.

Bu iyi oldu. En azından benim neler hissettiğimi daha iyi anlarsın. Geçmişimiz elbette geçmişte kaldı. Kurcalayacak değiliz. Fakat o da beni kıskanırken benim de kıskanabileceğimi anlaması lazım. Polen midir nedir. Bir grup arkadaşıyla kahkahalarla güldüğü günleri unutmadım. Baran asıl o zaman gelseydi benim düğünüme o zaman sakin kalabilir miydi bilmiyorum artık.

" Neyse neyse. Şimdiye dönelim. İkizlerin adı Akça ve Asya idi. Değil mi?"

Benim artık bir tık sakinleştiğimi anladığında cesaret bularak cevap verdi.

"Öyle. Akça ve Asya."

Benim biraz daha iyi olduğumdan emin olduğunda, konuşmaya devam etti. "Beren ve Demir ve Asya da geçen gün gitmiş. Çocuklar için hediyeler falan getirmişler. "

" Yaa!" Dedim şaşkınca. Bana bundan hiç bahsetmemişlerdi halbuki.

" Bana bundan bahsetmemişlerdi." Dedim hayretle dolu bir sesle.

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin