16.bölüm: imkansız

100K 3.9K 368
                                    

Kördüğüm olmuş bir kalbi çözebilmek çok zaman alır. Çünkü kördüğümü çözebilmek için, onu bağlayan ipi bulman gerekir...

Saatlerce oturdum. Savaş'ın söyledikleri aklımda dolandı durdu. Biz şimdi birbirimizi gerçekten rüyamızda mı görmüştük?

Bir yandan çabuk öfkelenen biriyken bir diğer yandan da hep beni savunan, beni korumaya çalışan biri oldu. Ama bana aşık olması aklımın ucundan bile geçmedi.

Ben bile hâla kendimi benimseyemezken, kendimi tam olarak sevemezken o beni sevmişti.

Bir an gülümsedim. Dere kenarında karşılaştığımız o ilk an aklıma geldi.

Bana yaklaşmaya çalıştığı an, yüzüme dokunmaya çalıştığı an ve bana ceketini verdiği an... Bir an düşündümde, sanırım o an başlamıştı ona olan hayranlığım. Onun, beni herşeye rağmen düşünmesi ufak da olsa etkilemişti kalbimi.

Arkamı dönüp Savaş'a bakarak bir süre dalgın gözlerle onu izledim. Sonra da usulca yatağa uzanıp yanına geçtim ve yüzünü avuçlarıma alarak gözlerimi yumup acıyla yutkundum.

Rüyasında görmüştü beni. Hemde beş yıl! Beş yıl beni düşünmüş, beni hayal etmiş. Benim gerçekliğimi sorgulayıp durmuş... bu nasıl bir şeydi böyle?

Düşünsenize beş yıl boyunca bir kız görüyorsunuz rüyanızda, belki hayatınız boyunca onun hayaliyle öleceğinizi düşünüyorsunuz ama sonra birden bire bir yerde karşınıza çıkıyor. Ben bir kere görsem de o yıllarca görmüştü beni ve hiç unutmamıştı.

Derin düşüncelerle gözlerimi açarak ona döndüm. Sonra gözlerinden öperek öylece bekledim. Beklerken gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünde yine acıyla yutkundum. Hâla hazmedemediğim şeyler vardı. Dâha çok inanamadığım şeyler...

Derin bir soluk alıp tekrar yüzüne eğildiğimde, şefkatle yanaklarını okşadım.

"Çok özür dilerim Savaş ağa. Ben sevilmeye de sevmeye de hiç hazır değilim."

Yanağını severken konuşmaya devam ettim. " Bak, şimdiden bile kaçmaya çalışıyorum." Acıyla gülümseyerek devam ettim. " Zamanla anlayacaksın Savaş. Benden olmayacağını sende anlayacaksın."

Bunca zaman sevgisizlikle savaşan ben, sevgiden kaçan  bir korkağa dönüşmüştüm.

Biliyorum, bu bir itiraftı. Hem de büyük bir itiraf. Ama o kişi de ben değilim... Ben değilim Savaş!

"Acılarım hâla kabuk bağlayamazken yeni bir yara açmaktan korkuyorum Savaş."

Anlından tekrar öptükten sonra geri çekilip bu sefer fısıldayarak konuştum. "Sende benim için bir nefes kadar yakın ama kaf dağının arkası kadar uzaksın Savaş Efeoğlu..."

Bunları söylerken bir an içim acımıştı. Ama iyiydim, peki neden iyiydim ben?
Korkarım yabancı olmadığım bir duygu olduğu için ve bu duyguyu yaşamak beni dâha çok güvende hissettirdiği içindi..

Bunları düşünürken birden bodruma girdiğim anım aklıma geldi. Yine o acıyı yaşamak için, o acıyı hissetmek için bodruma girdiğim anım! Bunu kendime hep yapıyordum. Ne kadar acı varsa hep kendimde topluyordum. Fakat bunu durdurmak için hiç bir şey de yapmıyordum. Yapamıyordum... elimde değildi...

Alınlarımız birbirine yaslanırken ben de tıpkı onun gibi sarhoş hissediyotmeye başladım kendimi ve sadece onu hissetmek istedim. Nefesini, kalp atışını, kokusunu...ona ait her şeyi hissetmek istiyordum ve başka da hiç bir şey istemiyordum şuan.

Sonra yine acıyla gülümseyerek düşüncelere daldım.

En çok annemin sevgisizliğine katlandım ama içimde hala sızlayan yara ile yaşıyorum. Hâl buyken senin bir anlık sevgisizliğin... beni mahfeder belkide. Bilmiyorum...bilinmezlikten korkuyorum sanırım. Ailemin beni sevmediğine o kadar alıştım ki  bir beklentim, bir hayal kırıklığım yoktu artık. Ama sen...sen çok başkasın. Bu başka bir şeydi.

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin