36.bölüm: İyi ki

49.1K 1.8K 105
                                    

Korkular insana her şeyi yaptırır. Hem de herşeyi.
Bu yüzdendir ki insanı çok iyi yöneten korkunç bir güçtür. Ne olduğunu anlamadan, asla dediğin şeyleri yaparken bulursun kendini. Korkularımızla yönettiğimiz bir hayatımız var. Her ne kadar bunun farkında olamasak da...

Rüyamda ben beş yaşındaydım. Beş yaşında olduğumu, kağıda beş yazdığımda anlamıştım. Okuma yazmam yoktu. Fakat birileri ısrarla bana sayıları ögretmeye çalışıyordu bir şekilde. Fakat kim olduğunu hatırlamıyordum. Tek bildiğim kağıda sürekli beş yazdığım. Sonra Urfadaki konağımızda olduğumuzu fark ettim.

Bir çocuk çizdiğim resimleri özenle bakıp saçımı severek sevinçle aferim dedi. Bir süre sonra etrafa bakınarak ayağa kalkıp cebindeki bir kağıdı düz yassı bir taşa iple bağlayarak duvarların etrafına bakındı. Sonra en köşedeki yerin taşını çıkartarak taşa sarılı kağıdı içine koydu. Sonra taşı tekrar olduğu yere koyup, ikinci taşı da koyarak iyice sakladı.

Sonra genç çocuk yanıma gelip gülümseyerek konuştu. " bu ikimizin arasında bir sır tamam mı? Yeri geldiğinde sen bunu oradan çıkaracaksın. Anlaştık mı?"

Başımı anlamış gibi sallayarak 'tamam' dedim. O da. " Afferim kızıma." Diyerek sevinçle kucağına aldı beni. " Benim kızım çok akıllı! Öyle değil mi?"

" Eveeet!" Dedim çocuksu sevincimle. Sonra da boynuna sıkıca sarılarak, güvenli kollarına sığındım.

" Benim Gonca gülüm çok güzel, çok tatlı bir kız olacak. Sevgi dolu, şefkat dolu bir kız olacak."

" Hıhım." Diyerek uykulu gözlerle başımı omzuna yasladım. Onun ninisiyle iyice uykum gelirken bilincim tamamen kayboluyordu.

Fakat birden uykudan uyanınca derin bir nefes aldım. Gözlerini şaşkınlıkla açmaya çalışırken, yatağımda olduğumu yeni fark ettim. Gerçekçi duran rüyayı hazmetmeye çalışırken, kafam karışık halde sorgular oldum.
" Eski konak ne alaka şimdi?" Diye.

Bu rüyamıydı yoksa hayal mi bilemiyordum. Fakat oldukça ürkütücü bir rüyaydı. O çocuk yine rüyama girmişti. Farklı bir şekilde, farklı bir zamanda. Bu gerçekten ürkütücü olmaya başlamıştı. Birileri benden bir şey mi istiyordu acaba?

Tekrar yatağa uzanarak bıkkınca soluklandım.

Sekiz yaşıma kadar hiç bir şey hatırlamıyordum ve hafızam silik anılardan ibaretti. Doktorun dediğine göre beynimde aldığım hasar yüzünden hafıza kaybı yaşamışım. Hoş, yedi yaşında ne kadar çok anım olabilirse artık.

Fakat yine de bazen sorguluyorum. Acaba gerçekte başka bir şey mi oldu? Hafıza kaybımın bir olaydan dolayı etkisi var mıydı?

Acıyla gülümsedim. " Acaba yedi yaşından önce beni seviyorlar mıydı? Acaba... bir sebepten dolayı mı bana kızgınlar?"

Hemen kafamı sirkeleyerek kendime gelmeye çalıştım. " Neyse ne Çilem! Bu hiç kimseyi haklı çıkarmaz. Ne olursa olsun aklamaya çalışma artık!"

Örtüyü üstümden kaldırıp banyoya geçerek, sinirle elimi yüzümü yıkamaya çalıştım. Sonra da kıyafetlerimi değiştirip bakım kremlerini yüzüme sürerek odadan çıktım.

Koridorda yürürken aklım hâla rüyada olsa da çok takmamaya çalıştım. Hayali bir rüya ne de olsa. Koridorun sonunda merdivenlerden inerken bir şeyi yeni fark etmiştim. Müzik yoktu. " Tuhaf." Dedim kendi kendime. Çünkü sabahları hep yeşilcam şarkılara açmaya başlamıştı kendisi. Fakat bugün bir sessizdi.

" Normalda sabah müziklerin hep açıktır Savaş bey."

Sesli düşuncemle sırıtarak aşağı indim. O sıra aklıma mırıldandiği bir şarkı gelmişti. Müziği sevmeyen adam, iki gündür şu fikrimin ince gülü şarkısını mırıldanıp duruyordu. Özellikle bana sarılarak daha içten söylüyordu.

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin