49.bölüm: utanmak

7.8K 351 19
                                    

Bu bölüme özel çok güzel bir edit instagram hesabımda yayındadır. Merak eden bakabilir.🤗🥰

Duş aldıktan sonra saçlarımı havluyla sararak biraz koltukta oturdum. Olanları düşündüm. Bunca zaman beni nasıl kandırdığını şimdi fark ettiğim Savaş'ı düşündüm. Bana olan duyguları, sevgi gösterisi, aşkı her şeyi bir yalandı. Bir oyundan ibaretti.
Peki şimdi ben ona nasıl güvenebilirim ki. Tamam bana karşı hiç bir kötülüğü olmadı ama bu sevgi gösterilerine ne gerek vardı. Ben zaten yaralı bir kuş gibiydim.

Sen bir yıl kalmak şartıyla ikna oldun ya hani Çilem. Hatırlatırım. Bir ömür tutmak için başka çaresi yoktu.

Bu benim duygularımla oynayacağı anlamına gelmiyor!

Başımı sallayarak konuyu kafamdan savurmaya çalıştım.
"Bıraksaydın da ölseydim ya Savaş! Beni bu yalana alıştırmana ne hakkın vardı." Gözlerimden süzülen bir kaç damla yaşımı silerek biraz nefes almaya çalıştım. Savaş hiç olmadığı kadar çok yabancı gelmişti artık bana. Ben onu diğer yarım olarak görürken, meğerse hiç bir şeyim değildi.

Saçlarımı havluyla iyice kurulduktan sonra yatağa geçip düşünmeye devam ettim. sonra yorganın altına girerek karnıma sarıldım. Şuan ona o kadar kızgınım ki...ama bir o kadar da ona ihtiyacım var. Ona sarılmaya, onun sevgisini hissetmeye. Yalan olsa da aşkına çok ihtiyaç duyuyordum. Biliyorum çok zavallı fakat duygusal bir insandım. Kolay etkileniyordum. Bıkkınca soluklandım.

" Belki o gün bir kere ölecektim. Fakat sen beni bin kere öldürdün."

Gözlerimi acıyla yumarak uyumaya çalıştım. En azından böyle kendime gelebilirdim. Biraz daha toparlanabilirdim.

Bilincim kapanmadan önce son söylediğim şey "Sana şimdi ihtiyacım olduğu anda, beni mahvettin Savaş " cümleleriydi.

Sabah

Sabah kapının çalınmasıyla uyanırken, neler olduğunu anlamaya çalıştım. "Kim o?" dedim uyku mahurluğuyla. Savaş'ın olmasını bekledim doğruya doğru. " Hanımım? Kahvaltı hazır."

" Tamam." Diyerek yorganı üstümden çektim. Ayak sesleriyle kız uzaklaşırken ben de banyoya girip elimi yüzümü yıkayarak işlerimi halledecek odaya geçtim. Sonra da yatağın üstüne oturarak biraz durdum. Ne yapacağımı biliyordum. Buradan gidiyordum. Hem de sonsuza kadar.

Sakince valizimi çıkartıp kıyafetlerimi içine koyarak fermuarını çektim. Masadakileri de çantama koymak için hazırlanırken, Savaş'ın bana aldığı kar küresini fark etmemle duraksadım. Bana aldığı ilk hediyeyi belki de. Kar küresini ve ona ait olan her şeyi orada bırakarak kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı açtığım an ise Savaş'ın varlığıyla dumur kaldım. Karşıda durmuş ayakta benim çıkmamı bekliyordu.
Sanki tüm gece oradaydı. Fakat gözlerinde bir şişlik yok. Odasında uyuyup sabah gelmiş de olabilir.

Neyse, bu gereksiz ayrıntıyı da bir kenara bırakıp dışarı çıkarak yürümeye başladım. O da tabi hiç beklemeden hemen önüme gelerek karşımda durdu. Onu hiç aldırmadan yürümeye devam etmeye çalıştım. Fakat benimle konuşmakta kararlıydı. Yol vermiyordu resmen. " Çekil önümden, dışarı çıkacağım." Terslememle kolunu bağlayarak cevap verdi. " Konuşmamız lazım. Şimdi." Yine göz devirdim. "Konuşmak istemiyorum."
Hafifçe yanıma eğilerek cevap verdi. "Konuşacağız. Şimdi."

"Hayır." Diyerek tekrar gitmeye çalıştım. Fakat yine önüme geçti.
" Kucağıma alarak odaya geçerim. Benim için sıkıntı yok."

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin