73.bölüm:mutluluk

17K 830 60
                                    

Yıldızların altında aşık olduğun insanın yanında uyumak...sanırım bu dünyanın bir diğer cennetiydi.

Kuş ötüşlerinin sesi ile uyanmaya başlamıştım. Sabahın ilk ışıklarıyla kendime gelmeye başladığımda etraf mis gibi bahar havası kokuyordu. Yazın ortasında olmamıza rağmen hafif rüzgar esiyordu. Onca güzelliklerin arasında ruh eşimin yanımda olması da benim için kesinlikle cenneti. Savaş'ın kuala gibi fazladan yastığa sarılması sırıtmama sebep olsa da pek ustunde durmamaya çalıştım. O kadar tatlı bir hal almıştı ki uyandırmaya kıyamamıştım. Sadece onu izledim.

Bir süre sonra da hafiften kalkmaya başlayarak etrafa bakınmaya başladım. Uyandığımda ilk başta nerde olduğumu anlamamış olsam da sonradan dünkü geceyi hatırlamıştım.

Kollarımdan güç alarak kalkıp biraz etrafta dolaştım. Bu sayede bahçeyi ve evi gündüz görme fırsatım olmuştu. Bahçeden içeri geçerek salona geçtim.
Ön bahçeyi net görememiştim. Bu yüzden ön kapıya yönelerek bahçeye çıkmaya karar verdim. Ön bahçede ilerlediğimde korumalar vardı. Dün gece görmemiştim onları ama şimdi burdalardı. Sanırım Savas onden haber vermişti.

Korumalardan biri koşar adımlarla yanıma gelerek düğmelerini iliklemeye basladı birden. " Bir şey mi istediniz hanım ağam?"

İlk başta ne dediğimi bilemesem de sonradan cevap verdim. " Yok, sadece biraz dolaşmak istemiştim."

"Anladım." diyerek yerine geçmek üzereydi ki aklıma gelen şeyle cevap verdim. "Aslında iki ekmek alsanız fena olmaz."

"Hemen hanım ağam, başka bir şey istiyor musunuz?"

"Sanırım yok, olursa söylerim." Dedikten sonra başını onaylarcasına sallayarak dışarı çıktı.

Ben de içeri girerek kahvaltı için hazırlık yapmaya başladım. Her ne kadar, bazı eşyaların yerini pek bilmesem de biraz kurcalamamla istediklerimi bulmuştum.

Yumurtaları kırıp sonradan gelen ekmekleri keserek yumurtalı ekmek yapmaya karar verdim. Dün köydeki çocukluk anılarımı anlatırken anneannemin yumurtalı ekmeği aklıma gelmişti ve canım çok çekmişti. Tavadaki yağ kızarırken ben de diğer kahvaltılıkları ve çayı hazırlamaya başladım.

Kahvaltılıkları masaya yerleştirdikten sonra yumurtalı ekmekleri bitirmeye çalıştım. Yoğun bir şekilde yemeğe dalarken belimde hissettiğim baskı ile hafiften bir irkildim. Savaş boynumdan usulca öperken bende yumurtalı ekmeğimi kızartmaya devam ettim. O ise belimden karnıma gelerek derin bir nefes alıp çenesiyle omzuma yaslandı "Mis gibi yumurta kokuyor."
Ben gülümseyerek pişirmeye devam ederken konuşmaya devam etti. "Birden bire nerden geldi aklına bu?"

" Dün anneannemin köyünden bahsederken, yumurtalı ekmeği burnumda tüttü. Bende bugün yapayım dedim."

" Hım, Görelim bakalım o zaman marifetlerini." Diyerek benden uzaklaşıp yüzünü yıkamak için banyoya girdi. Bende kızartmaya devam ettim.

Bu evde bizim odada ve aşağıda banyo vardı. Acaba başka banyo varmıydı merak etmiştim. Ev büyüktü yani kaç oda olduğunu da pek bilmiyordum.

Bir süre sonra yumurtalı ekmekleri sofraya indirirken Savaş ıslak saçlarını kuruta kuruta yanıma geldi. Üzerindeki siyah tişörtü ve pijaması ile çok kül duruyordu. " Yani sabah sabah banyo yapmaya nasıl halin kalıyor anlamış değilim. Sabahları banyoya elimi yüzümü yıkamak için girerim ancak."

Sırıtarak ensesini kurulamaya devam ederken masadan bir salatalık alıp ağzına attı. "Aksine, kısa bir duş ile kendine geliyorsun. Tavsiye ederim."

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin