Şarkı Zeynep Casilini Duvar
"Hazar bey, bugün çok daha iyi gördüm sizi."
"Beni ne zaman Türkiyeye göndereceksiniz?" Dedi Hazar çaresizce. Ne dil biliyordu ne de bir yol. Kapana kısılmıştı.
"Dedim size, hâlâ tedavi görüyorsunuz. Tedaviniz bittiği zaman hazırlıklara başlayabiliriz."
Hazar caresizce bahçeye bakarak sandalyesine yaslandı. Dedesinin onu esir tuttuğunun farkındaydı. Doktor hemşirenin getirdiği ilacı vermesi için işaret yaparak giderken hemşire de başıyla onay vererek ilaçları hazırlamaya başladı. Hemşire ilaçları Hazar ağaya uzatarak yutmasıni bekledi. Hazar düşünceli bir şekilde ilaca bakarak avucuna alıp ağzina aldı. Sonra ikincisini alarak yuttu. Hemşire bir süre durduktan sonra "Bir şey isterseniz düğmeye basmanız yeterli." Diyerek dışarı çıktı. Hazar ağa çıktığından iyice emin olduktan sonra ilaçları ağzından çıkartarak saksıdaki bitkinin toprağına gömdü. Sonra onlara verdiği çalışma masasına giderek mektubunu yazmaya devam etti.
Sevgili Reha, dilerim bu mektup senin eline ulaşır. İsviçre'de botem de shol adında özel bir hastahanede kalıyorum. Bitkisel hayattan bir yıl önce çıktım. Fakat beni Türkiyeye göndermeye niyetli değiller. Muhtemelen dedem beni burada tutuyor. Çünkü Sefer dedemin adı geçti. Lütfen beni bir an önce bul ve buradan çıkar. Kızımı çok özledim. Bir yıldır kokusuna hasret kaldım. Mehir'e onu çok sevdiğimi söyle olur mu? Beni ölü olarak bildiğinizi öğrendim. Doktor telefonda konuşurken duydum. Ben yaşıyorum ve buradan çıkmak istiyorum. Beni bul ve buradam hemen çıkar. Tek güvenebileceğim kişi sensin. Ve ben gelene kadar kızıma iyi bak olur mu. Şimdi yirmi dokuz yaşına girdiğini öğrendim. Genç yetişkin bir kız olmuş. Reha, lütfen bu mektubu okurken korkma ama ben Hazar. Hazar Yaman. Ne olur beni buradan çıkarmanın bir yolunu bul. Yoksa burada sonsuza kadar kalabilirim. Mehir'e onu çok sevdiğimi söyle.
Bu arada eğer bu mektuptan şüphe duyarsan el yazımı kontrol et. Lütfen bunu boş geçme.
27 Mart 2024
Mektubu katlayarak ay ve hilal şeklinde bir kolye çizdim. Sonra da temkinlice dışarı çıkarak sağdan ikinci odaya girdim. John çantasını hazırlamış çıkmaya hazırlanıyordu. "Nihayet gelebildin."
"Bu mektubu Türkiye'de sana söylediğim adrese gönder. Mektubun sahibi Reha Yaman. Adresi unutabilirsin diye bir kağıda yazdım."
"Tamam. Ben giderim. Turkiye'ye. En kısa zamanda çıkman dileğiyle."
"Teşekkür ederim. Sana borçluyum."
Hazar ağa'nın kolunu sıvazlayarak "Önemli değil. Dilerim kızına kavuşursun." Diyerek desteklediğini gösterdi.Hazar da "Sağol." Diyerek sarılıp veda ettikten sonra kendi odasına gitti. Hira'yı da bulmayı umut ediyordu. Buradan çıkar çıkmaz Mehir ile hasret gidermeyi umut ediyordu. Hemen sonra da Hira'yı aramaya koyulacaktı. Ümidini kaybetmemişti hâlâ. Kaybedemezdi. Kızını son bir kez görmek için bunu yapamazdı.
🦋🦋🦋
......
Nefes nefese korkuyla ona bakarken "Savaş?" Dedim heyecanla. Sonra emin olmak için yüzüne dokunarak dolan gözlerimle ona baktım. "Savaş, bu sen misin?"
Herkes hayretle bize bakarken Arda'nın adamları iki el silah sıkarak kavga çıkaranları zar zor dışarı çıkartmışlardı. Ben ise şok içinde bakakalmıştım. "Savaş." Dedim tekrar. "Sen yaşıyorsun." Heyecanla etrafa bakarken "Benim gördüğümü siz de görüyorsunuz değil mi? Savaş bu! Ama bu nasıl olur?" Hızla ona dönerek yanaklarını avuçlarken daha çok baktım. "Savaş sen yaşıyorsun, inanmıyorum yaşıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem (Kitap Olacak)
RomanceSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyorum. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl...