23.bölüm: Bağlanmak

89.3K 3.3K 287
                                    

Bir süre sonra tüm aile içeri girmişti. Beren ve Zara heyecanla yanıma gelip sarılmaya çalışırken, ben ise elimi kaldırıp durmalarını söylemeye çalıştım. Fakat Savaş benden önce davranmıştı. Önüme geçip eliyle barikat kurduğunda rahat bir nefes almıştım. "Hop hop sakin! Sargısı var görmüyormusunuz? Hala yarası taze karımın."

Bir an o şoku atlattıklarında Beren'in geldiğini yeni idrak edebilmiştim.

" Beren, sen nerden çıktın?"

Beren hâla endişeyle bana bakarken zar zor cevap vermeye çalıştı. " Bu akşam geldim. Sana yarın sürpriz yapacaktım güya ama sonuç daha farklı oldu." Diyerek omzuma bakarken ben de omuz silkerek konuştum.

" E ben sana sürpriz yapmış oldum. Fena mı?" Onunla alayla konuşurken Beren beni boğacak gibi bakıyordu. Anlaşılan alay etmemden hoşlanmamıştı.

Ben Beren'in bu tavrına gülerken, Zara'nın ağlamaklı çıkan sesi ile ona döndüm. " İyisin değil mi? Ağrın falan yok yani."

" Ayh Zara! Korkmayın artık yok bir şeyim diyorum." Biraz rahatlamış gibi gözükürken içeri annem ve diğer büyükler de girmişti. Annem hüzünlü bakışlarıyla yanımda otururken usulca ona baktım. Bu haline hiç alışık değildim doğrusu.

Elimden tutup anlımdan uzunca öperek saçlarımı sevmeye başladı. Ben annemin bu tavrını hayretle izlerken bana olan hüzünlü bakışlarından çok etkilenmiştim. O hâla saçlarımı severek yanaklarıma dokunurken, yutkunarak konuşmaya başladı.

"Kızım affet beni, seni burdan götürmeliydim. Burdan çok uzaklara götürmeliydim. Seni ne olursa olsun korumalıydım. Sana hiç bir zaman hak ettiğin sevgiyi veremedim. Bunun için çok üzgünüm. Ama artık bitti. Buna daha fazla izin vermeyeceğim, burdan çıktıktan hemen sonra hediyeyi de alıp çok uzaklara gideceğiz. Seni burdan Mardin'den alıp çıkaracağım. Söz veriyorum, herşeyi düzelteceğim."

Şaşkınlıkla Savaş'a döndüğümde bir şey demeden bana baktı. Savaş da üzgün ve endişeli görünüyordu. O da annemin kendinde olmadığını benim gibi anlamıştı. Üstelik herkesin önünde bunu diyordu. Artık annem için endişelenmeye başlamıştım.

Acıyla anneme dönüp, elini tutarak zar zor konuşmaya çalıştım. " Anne ne diyorsun, lütfen korkutma beni, sen kendinde misin?"

"Aklım başıma geldi kızım ama maalesef çok geciktim. Fakat yine de senin daha fazla çekmene izin vermeyeceğim. Sen he de, yaraların iyileşir iyileşmez buralardan çok uzaklara gideriz. Söz veriyorum kızım, her şey yoluna koyacağım. Sen he de yeter ki."

Herkes sessizdi. Onlar da benim gibi onun aklının başında olmadığının farkındaydı. Fakat annemi kendine getirmem lazımdı. " Anne ben çok mutluyum, ben Savaş'ı seviyorum ve bu ailenin yanında çok mutluyum. Lütfen endişelenme artık."

Heyecanla yanıma yaklaşırken, dediklerime inanmamışcasına konuştu.
"Bunu korkudan söylüyorsun, bunu biliyorum kızım ama korkma ben varım yanında. Korkma..." Elimden öpüp tekrar konuşmaya çalıştı. "Seni...seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım. Söz veriyorum kızım."

"Anne, benim mutluluğumu istiyorsun öyle değil mi?" Savaş'a elimi uzatıp yanıma gelmesini istedim. Yanıma yaklaştığında da, elini sıkıca tutup konuşmaya devam ettim. " Bak anne, ben hiç olmadığım kadar mutluyum. Lütfen daha fazla yıpratma kendini. Ben hayatımdan çok memnunum." Savaş şaşkın ve düşünceli bir halde beni izlerken konuşmaya devam ettim. "Anne benim için endişelenme ben çok mutluyum. Hem de çok." Annem çaresiz bakışlarıyla bana bakarken söylediklerime hiç inanmadığını çok iyi biliyordum. Fakat ben bir şey demedikten sonra da eli kolu bağlı kalmış gibiydi.

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin