Gördüğüm akrep armasından sonra dehşete düşmüştüm. Bu nasıl bir oyundu böyle! Bu kadar tesadüf olabilir miydi?
Hızla etrafı toparlayıp, dışarı çıkarken, bir süre kendime gelmeye çalıştım. Gerçekten bu olabilir miydi? Bu kadın beni zehirlemiş olabilir miydi?
Zaten bar gecesinden sonra bu kadının evde kalmasına müsade etmem hataydı.
Off! Bunu Savaş'a söylemeliydim. Aptal kafam! Bu kadının bir şeylerin peşinde olduğu kesindi.
" Hayır, bunu bir an önce Savaş'a söylemem lazım. Geç söylediğim için biraz kızabilir ama işi toparlayacağını biliyorum."
Bu sıkıntılı düşüncelerimle derin bir nefes alırken, biraz dolaşmaya karar verdim. Az önceki şoku atlatmam lazımdı.
Bahçeye doğru yürümeye devam ederken, arkadan gelen ses ile bir an duraksadım.
" Hanım ağam, bir beş dakika buraları benim yerime sular mısınız? Acil bir işim var da."
Yanına giderek hortumu almak için kolumu uzattığımda, mahsunluğu gülümsemesiyle değişti.
" Tamam git sen. Ben sularım burayı."
" Tamam. Sağolun hanım ağam." Diyerek hemen içeri girdi. Ben ise bu haline sırıtarak işi devraldım.
Böylece bir süre ben de yeni açmış çiçeklerin dibini suladım. Yeni fark ettiğim beyaz ve kırmızı güller çoktan çiçek açmış, mis gibi kokmaya başlayordu.
Bir çiçeği dalından hafifçe çekip koklayarak tekrar geri bıraktığımda, birden Savaş'ın evimize ilk geldiği gün aklıma geldi.
Her ne kadar bunu kendime bile itiraf edemesem de, sanırım ondan o gün çok hoşlanmıştım. Fakat yine de hırçın ve inatçı bir kız olarak bunu kabul etmemiştim. Aslında, onunla bir an bile gelecek hayal etmemiştim. Sadece bir zamanlar biraz hoşlandığımı zannettiğim bir adam olarak kalacaktı. Fakat hiç bir şey hayal ettiğim gibi olmadı. Aksine hayalimden bile güzel bir gerçek oldu.
Sanırım bu yüzden içime doğmuştu ki gülleri bile kurutup saklamıştım.
Bu düşünceyle gülümseyerek bahçeyi sulamaya devam ettim." Size söylüyorum, o plan bugün devreye girecek. Ertelemeyi kesinlikle kabul etmiyorum. İşimi yarım sevmem. O iş bitecek!"
Savaş hızla bahçeden geçerken kamelyanının orada duraksayarak Sinirle telefondaki kişiyi dinlemeye devam etti. Fakat bir an benim olduğu tarafa döndü. Sanırım o sırada burada olduğumu fark etmemişti.
Bir ara dili tutulmuş gibi oldu ama yine de yüzünde gülümsemesiyle konuşmaya devam etti. Bir yandan da yavaş yavaş yanıma gelmeye başlamıştı. Ben tabii bahçeyi sulamaya devam ediyordum derken, belimden tutup yan taraftan hafifçe kendine çekerek konuşmasına devam etti.
" Ben sizi sonra ararım Orhan bey. O zamana kadar, işleri çözseniz iyi olur. Hoşçakalın."
Telefonu adamın suratını kapatır kapatmaz beni kendine çekerken, neye uğradığını şaşırmış vaziyette Savaş'a baktım. Birbirimize karşılıklı bakışmamızın ardından, bıyık altından sırıtarak haylazca konuşmaya başladı.
" Hanım ağam, sizin ne işiniz var burada? En son odada miskinlik yapıp uyuyordunuz sanki."
" Bak sen, sen bana tembel mi demek istedin, yoksa bana mı öyle geldi?"
Alayla cevap verdikten sonra konuşmaya devam ettim.
" Bugün canım buraları sulamak istedi. Olamaz mı?"" Hım." Diye bir cevap vererek beni kendine daha çok çekti. Ben ise pis sırıtışımla birden hortumu üstüne tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem (Kitap Olacak)
Lãng mạnSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyorum. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl...