Gözlerimi yavaş yavaş açarken boğazımda dehşet kuruluk ve üstümde yorgunlukla doğrulmaya çalıştım. Etrafıma göz gezdirmeye başladığımda Savaş kolunu bağlamış bir şekilde uykulu gözlerle pencere olan tarafa bakıyordu. İlk başta ne olduğunu anlayamamıştım. Olanları hatırlamaya çalıştım. En son hastaneye yetişmeye çalışıyorduk, sonra doğumhaneye geçtik. O dehşet sancılarla çığlık atıyordum adeta. Ölmek üzereydim neredeyse. Uzun süren ıkınmaların ardından bir bebek sesi geldi. O an göz yaşlarımı tutamadım. Bir yandan ağlıyor bir yandan da kollarımı doktor hanımın kucağındaki bebeğime uzatıyordum. Doktor hanım tatlı bir gülümsemeyle yanıma gelerek kucağıma bıraktı. O an da bebeğimin başında uzunca öperek o cennet kokusunu içime çektim.
Hoşgeldin bebeğim dedim huzurla. Sonra Savaş da geldi. Kucağımda bebeğimizle uzandığımı görünce dizlerinin bağı çözülmüş gibi duruyordu. Yavaş adımlarla bize yaklaşırken bir yandan da yutkunmuştu. Sonra başımızın ucuna gelirken tekrar yutkunarak bebeği kucağına almaya çalıştı. "Bizim kızımız mı?" Dedi hayretle. O kadar inanılmaz bir şeydi ki onun için. Bu günleri gördüğüne hâlâ inanamıyordu.
"Çok küçük." Dedi bu sefer sesi titrerken. "Meleğim, babasının meleği."
İyice duygusallaşmaya başlamıştı. Dolan gözleriyle bana dönerken bebeği kucağıma bırakarak başımdan usulca öptü bu sefer. "Bu hayatımın en güzel günü. Kızımla beraber ben de bugün doğdum."
Bebeğine hayranlıkla bakarak tekrar bana dönüp. "İyi ki varsınız. İyi ki hayatımdasınız." Dedi huzurla. Sonra ne oldu hatırlamıyorum. Sanırım yorgunluktan bayılmıştım. En son Savaş'ın endişeyle bana seslendiği hatırlıyordum. Gerisi tamamen silik hafızamda.
"Kızım, kızım nerede?" Dedim bir anlık korkuyla kendime gelirken.
Açlıktan ölmüş olmasın. Ne zamandandır bayıldığımı da bilmiyordum. Gerçi Savaş da bu kadar sakin olmazdı değil mi?
"Sakin ol yok bir şey. Bebek odasında."
"Kaç saattir uyuyorum ben?" Dedim ardından. "Bir saat oluyor neredeyse."Bebek, açtır şimdi. Onu doyurmam lazım." Diyerek aceleyle kalkarken Savaş da beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Sakin ol Güzelim. Gayet iyi. Önce sen bir kendine gel beraber gideceğiz."
"Nıç olmaz. Ben böyle duramam. Hadi gidelim." Diye ısrar ettiğimde en sonunda tamam diyerek beni kaldırmaya çalıştı. Yavaş yavaş yürüyerek dışarı çıktık. Sonra bebek odasına götürerek hemşirenin de eşliğiyle içeri girdik. O sırada diğer bebeklere bakarken dolan gözlerimle duygusallaşmaya başladım. O sırada Savaş da sırtımı sıvazlayarak beni oraya yaklaştırmaya çalıştı.
Bir süre erafıma bakarken, en sonunda benim bebeğim olduğunu zannettiğim bir bebeğin yanına giderek kucağıma almaya çalıştım. O anda Savaş beni durdurmaya çalışarak "O değil benim şaşkın karım. Hemen yanındaki." Deri kıkırdayarak. O anki mahcubiyetimle "He, biraz heyecanlanmış olabilirim." Dedim tatlı şaşkınlıkla. Sonra da diğer tarafa geçerek güzel kızımı kucağıma aldım. O sırada kapıdan başka biri belirdi. Benim gibi hastane kiyafetiyleydi. O da yeni doğum yapmış gibi görünüyordu. Benim az önce baktığım bebeğin yanına giderek yavaşça sarıldı. Ben de kendi bebeğimle ilgilenerek huzurla başından öptüm. Savaş da omzumdan sarılarak benim gibi bebeğimize baktı. Sonra başımdan usulca öptü. O sırada bizim gibi bebeğini kucağına alan kadın bana dönerek huzurla gülümsedi ve "Size de geçmiş olsun." Dedi yorgun sesiyle.
Ben de gülümseyerek teşekkür ettim. "Adım Asiye, sizinle karşılaşmıştık. Sedye ile taşınırken. Sanırım benden önce siz doğum yapmışsınız. Korkunuz geçmiştir umarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem (Kitap Olacak)
RomansaSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olma ihtimali vardır. Şimdiden söylemek istiyorum. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl...