90.bölüm: yüzleşme

1.3K 112 10
                                    

"Kimsin sen?" Dedim soğuk sesimle.

"Kimsin ve neden hep karşıma çıkıyorsun?"

Evet, artık bazı sorulara bir cevap bulmam lazımdı. Sanki beni takip ediyormuş gibi hep karşıma çıkıp duruyordu bu adam. Peki niye. Niye bunu yapıyordu? Şüphelerimde haklı mıydım? Yok hayır, mümkün değil. Bu imkansız. O Savaş olamayacak kadar gerçek dışıydı. Fakat kimdi?

"Benim karşıma çıkan sensin. Benim memleketime, benim semtime gelen sensin." Kollarını bağlayarak bıyık altında gülümserken devam etti. "Asıl benim sormam gerekiyor. Senin burada ne işin var?"

"Kardeşimin düğünü için geldim. Annemin eski eşi buralı."

"Hım, anladım." Dedi devam ederek. "Peki sen neden bunu yapıyorsun? Bu kadar şüphe?" Bir adım atarken devam etti. "Bu kadar agresif tavrınız?"

"Hayat." Dedim bıkkınca. "Sadece hayat."

"Anlıyorum." Dedi sadece. Bir süre sessizliğe bürünürken düşünceli bir şekilde ona baktım. Sesi ona benziyordu. Sesi, vücut yapısı, çene hattı. Savaş'a inanılmaz benziyordu.
"Bu arada geçmiş olsun. İlyas bey söylemiş. Yüzünüz için çok üzgünüm."

Beren ve Yaren dehşetle bana bakarken ben ise Ömer denen adama döndüm. Bunu nasıl sorarsın der gibi bakmıştı kızlar. Sanırım bunu sormam çok ayıp kaçmıştı. "Evet, bir kaza sonucu böyle oldu." Diyerek istemsizce yüzüne dokundu. Sonra tekrar bana dönerek elini arkana yasladı. "İyi günler o zaman. Sonra belki yine görüşmek üzere."

"Umarım görüşmeyiz." Dedim kinayeyle. Fakat bir yandan da Savaş mı diye meraktan geberiyordum. Kafayı yememe çok az kalmıştı. "Bu arada, senden rica etsem maskeni çıkarta bilir misin?"

Adam tuhaf bir bakış atarken Beren de o tuhaf bakışı atmıştı. O sırada Ömer "Neden bu kadar yüzümü merak ediyorsun?" Dedi hayretle. "Dün cafede de aynı şeyi söylemiştin. " 

Bir adım yaklaşarak cevap vermeye çalıştım. "Beni boğulmaktan kurtarırken birine çok benzettim. Denizdeyken yüzün açıktı ve..." Bana eğilerek yaklaşırken yutkunarak devam etmeye çalıştım. "Birine çok benziyordu. Hem de çok."

"Kime?" Dedi hayretle. "Birine. Tanıdığım birine." Savaş desem Beren benim yine delireceğini düşünecekti. Bu yüzden açık açık konuşmadım.

Ben ona dikkatle bakarken geri çekilerek arkasını dönüp "Belki başka zaman." Diyerek bizden uzaklaşarak gitti. Beren ve Yaren de tuhaf bir bakışla beni izliyordu. Kollarımı bağlayıp bir şey demeden çarşıdan çıkarak arabaya geçtim. Kızlar da bir şey demeden arabaya geçti. Sonra da Beren bıkkınca soluk alarak arabayı çalıştırmaya başladı. Çalıştırırken bir yandan da "Senin için endişeleniyorum." Dedi sadece. Sonra geri vites yaparken devam etti. "Başını beladan eksik olmuyor. Belayı çekiyorsun resmen."

"Bela beni seviyor anlaşılan. Her halde belaya başa çıkabiliyorum ki öyle oluyor."
Bu cevabımla birlikte bir şey demeden sürmeye devam etti.

2 gün sonra

Sabah gözlerimi açtığımda güneş hâlâ doğmamıştı. Sabah saat beşti. Ayağa kalkarak biraz gerildikten sonra abdest alarak namaza durdum. Sonra da ellerimi açarak çaresizce, belki de artık kaybettiğim ümidimle dua etmeye başladım. "Allah'ım, ne olur kızımı bana geri getir ne olur. Ben çok yoruldum. Çok çaresizim. Zenginim ama kızım yanımda olmadıktan sonra bu malın mülkün bir anlamı kalmadı. Eskiden bana ait bir zenginlik isterdim ama şimdi kızımı istiyorum ne olur. Sen ol dersin olur. Ne olur bu kulunun yükünü hafiflet. Doğduğundan beri hayır yüzü görmemiş bu kuluna yardım et. Artık dayanamıyorum." Acıyla göz yaşları içinde ağlarken çaresizce yüzümü kapattım. Kendimi yetim kalmış küçük bir kız çocuğu gibi hissettim. Çocukluktan beri annem babam zannetiğim kişiler beni yeterince kimsesiz hissettirmişlerdi. Şimdi ise yine kimsesiz ve yapayanlız hissetmiştim. Çocuğum ve eşim yanımda olmayınca yine o yanlızlığa bürünmüştüm.

Çilem (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin