Bölüm 18 - Kısım 1

1.1K 134 45
                                    

Çimenlerin kokusunu derince içime çekerek gülümsedim. Bugün yıllardır üzerinde çalıştığım çağırma ve hapsetme büyüsü denemelerinin belki de başarıya ulaşacağı gündü ancak öncesinde halletmem gereken başka bir şey vardı. Yuvarlak sayılabilecek, uzun kısa karmaşık çimenler ve farklı otlarla kaplı bir alanın ortasındaydık. Rezza, bol kısa şort benzeri bir kıyafet giydiği için bacakları bu bitkilerin bazılarının dikenleri tarafından çizilmişti ancak yıllardır korumalığımı üstlenen kadının bu durum umrunda değil gibiydi. Gecenin bu saatinde bacaklarından akan kanı görecek kimse yoktu ne de olsa, hem kan kokusunu izleyip ilerideki ormandan bize yaklaşmaya çalışan hayvanlar olursa Rezza'nın o yaratıkların her birinden daha tehlikeli olduğu kesindi.

Devasa bir ormanın ortasında bu denli büyük bir alan bulabilen kırmızı gözlü askerime döndüm yavaşça.

"Başlayalım mı?"

Rezza kendinden emin gibi durmuyordu, hâlâ şüpheleri olması canımı sıkmaya başlamıştı. Yarın Leydi Magnolya'nın evini ziyaret edecektik ve bu büyünün bu gece yapılması gerekiyordu.

"Emin misin Minel? Bana özünü kullanmam için yetki vereceksin, seni kısıtlayabileceğim, özünü yönlendirebileceğim. Bana kalırsa böyle bir yemin için henüz çok küçüksün, biraz daha beklemeliyiz, Leydi Eliza bunu öğrendiğinde memnun olmayacaktır."

Arkamda topladığım siyah saçlarımın birkaç tutamı geceleyin esen rüzgarla kurtulmuş gözlerimin önüne gelmişlerdi. Ellerimle onları geriye doğru savururken konuştum.

"Bugün, bunu burada yapacağız Rezza, kaçışı yok."

Rezza dediklerimi onaylayarak derince iç çekti. Vücudu giysiden bu denli yoksunken nasıl hiçbir şekilde titremediğini merak etmiştim. Ellerimle uzun, ince ve geceden bile daha kara bir ateş oluştururken aynısı yapması için Rezza'ya baktım. Onun onaylamayan bakışları yüzünde yer edinmeye devam ederken benim gibi ince uzun ancak benimkisinin aksine kıpkırmızı bir biçimde parıldayan bir ateş güruhu oluşturdu ellerinde. Birbirimize karşılıklı bir biçimde vücutlarımızı çevirirken alanda ufak ufak gerilemeye başladık. Her adımımızda oluşturduğumuz ateşi daha da uzatıyor ve göğe doğru ilerletiyorduk. Başkentten bu denli uzağa gelmek uzun sürmüştü ancak bu ritüelin kilometrelerce öteden görülmesi olasıydı ve ben işimi şansa bırakamayacak kadar bu işin başarılı olmasını istiyordum.

Rezza sonunda geriye adım atmayı bıraktığında ben de durdum. Gecenin karanlığında oluşturduğumuz ateşler göğü aydınlatıyor ve rüzgardan ötürü üşüyen bedenlerimizi ısıtıyordu. Bakışlarımı bulutlarla kaplanmış göğe çevirerek aramıza mesafe girmiş olan Rezza'ya bağırdım.

"Hazır mısın?"

Sorumda komik bir unsur olmamasına rağmen Rezza oldukça ilerimizde yer alan ağaçlara tünemiş kuşları uçurtacak kadar güçlü bir biçimde güldü.

"Şu işi bitirelim bir an önce!"

Ondan aldığım onay cümlesiyle oluşturduğum artık metrelerce uzanan alev topluluğunu Rezza'ya yönelttim, o da aynısını kendi ateşi için yaptı. Benim siyah alevlerim ve onun içine işleyen kan kırmızı alevler birbirlerini sarmalarken sonunda birbirine dokunmayı başarmış olan özlerimizi hissetmemle yüzümde bir gülümseme oluştu. Rezza'nın içime dokunan özünü hissedebiliyorum. Bambaşka bir histi bu; taze, canlandırıcı güçlendirici ve ağız sulandıran...

Birbirimizin özlerine iyiden iyiye alışırken patlama anına geldiğimizde birbirlerinin içinden örgü demeti gibi geçen alevlerimiz göğe uzandılar ve ikimizin de gözlerini kapatmasına sebep olacak kadar büyük bir parıltıyla geceyi aydınlığa boğdular.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin