Bölüm 11 - Kısım 2

1.1K 175 154
                                    

"Minel bak, o konuda..."

Elimi havaya kaldırarak sözünü kestim. Zeniel'in acınası bahaneleri umrumda değildi ve buraya da bunu konuşmaya gelmemiştim. Yine de kitapta yazılanın aksine bana kendini açıklamaya çalışıyor olması iyiye işaretti ya da Minel onu ilk yakaladığında da aynı tepkiyi verip gittikçe arsızlaşmış olabilirdi. Sonuçta bu benim ilk seferimdi lakin kitapta bu durumun sayısız kez tekrarlandığından söz ediliyordu. Elbette Zeniel ufak da olsa bir çaba gösterip kaçamaklarını saklamaya çalışsa bile takıntılı karakterimiz Minel, onun ilgi gösterdiği her kadını radar gibi takip ettiğinden Zeniel'in bu çabaları pek de bir işe yaramamıştı.

"Prens hazretli gerçekten umursamıyorum. Açıklamak için çaba sarf etmenize minnettarım ama sizden hiçbir zaman sadakat beklemedim zaten. Kim başkaları tarafından karar verilmiş nişanına sadık kalırdı ki?"

İçimden sorumu onuru olan adamlar, diye cevaplasam da dışımdan gülümsemeye devam ettim. Zeniel üzerine tehditler savurabileceğim bir muhafız değildi sonuçta.

"Bu sebeple kendinizi yormayın. Ben sizinle başka bir mesele hakkında konuşmak için buradayım."

Zeniel ciddileşirken ellerini önünde birleştirdi ve devam et dercesine elini salladı.

"Anneniz Kraliçe Belisima'nın emri üzerine kutsal topraklardan hızlı bir biçimde ayrılıp buraya gelmek durumunda kaldım ve şimdi de doğum günüm için delicesine büyük bir kutlama düzenlemem isteniyor."

Zeniel problemin nerede olduğunu anlamamış gibi durduğundan ötürü derin bir nefes alıp daha ayrıntılı açıklamaya çalıştım.

"Bildiğiniz üzere başkentte uzun süre zaman geçirmedim ve sosyal etkinliklerden hiçbir zaman zevk almadım. Kutsal Topraklarda var olan düzenimi ani bir biçimde doğum günümü kutlamak için bozup uzun süre başkentte vakit geçirmek istemiyorum lakin kraliçemizin emrine tek başıma karşı çıkamam."

Zeniel anladığını belli eden hareketlerle geriye yaslandı.

"Annemle konuşurken sana destek olmamı istiyorsun lakin bu pek mümkün değil Minel."

"Niçin?"

"Öncelikle emre karşı çıkmamız için yeterli bir sebebimiz olmalı ve sen bu sebepten yoksunsun."

Ellerimi birbirine sürterek dişlerimi gıcırdattım. Ben o gece öldürülecektim, daha geçerli bir sebep var mıydı tanrıça aşkına? Zeniel bozguna uğramış suratımı umursamadan devam etti.

"Ayrıca sosyal etkinliklerden zevk almamak gibi bir durum senin konumundaki birisi için söz konusu olamaz. Artık soyluları yakında tanıyıp iyi ilişkiler kurman gerek. Geleceğin vekil kraliçesinden beklenen davranış biçimi budur. Zaten Kutsal Topraklarda kurulu olan düzenine dönmen kesinlikle imkansız. Bu bir bahane bile değil."

Kutsal Topraklarda yaptığım bir iş vardı. Bir tapınak çalışanıydım ben. Bunun neresi saçma bir bahaneydi? İlle de doğum günümü burada geçirmem gerekse bile eğer hayatta kalmayı başarırsam Siyah Leydi olana kadar orada yaşayacaktım.

"Neden geçerli bir sebep olmasın? Ben resmi bir tapınakçıyım ekselansları."

Zeniel gülerken işaret parmağıyla üst dudağının yukarısını okşadı. Gülüşünü saklamaya çalıştığı belliydi.

"Evet, görebiliyorum. Pelerinin gerçekten de güzelmiş Minel. Anlaşılan büyükannen sana hala söylememiş. Senin doğum gününden sonra en kısa sürede evleneceğiz."

Gözlerim şaşkınlıkla büyürken doğru duyup duymadığımı sorguluyordum. Kitapta Zeniel, Vertice ile evlendiğinde şu anki halinden yalnız bir yaş daha büyüktü ki küçük kuzenim de zaten ancak o sene yaşını tamamlamıştı. Yine de bizim evleneceğimizden söz etmesi için oldukça erken geliyordu bana.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin