Bölüm 17 - Kısım 1

971 121 83
                                    

Vakit akşamın derinliklerine ilerlemiş ve kutlamanın yapıldığı salon iyiden iyiye dolmuştu. Kanaviç Hanesi ile Kermet Hanesinin aile üyeleri Kraliçe Belisima'nın tahtının hemen yanında büyük bir azametle dikiliyorlardı. Beyaz Lord, genç oğlu ile birlikte kırık beyaz bir takımın içinde gelenleri selamlıyor ve etrafa gururlu baba imajı çizmeye çalışıyordu. Beyaz Kule'nin gelecekteki lordu olması beklenilen bu oğlu ilk defa görüyordum. Babası gibi uzun boylu, geniş omuzlu ve biraz da şişman bir adamdı Lord Tunal. Yüzü hafif çirkin sayılırdı ancak sahip olacağı konum düşünülürse pek de önemi yoktu doğrusu. Onların hemen yanında hanenin en küçük kızı ve 'biricik' kuzenim Vertice'nin en yakın arkadaşı Leydi Alin utangaç gözlerle etrafı izliyordu. Kendisi ağabeyi ve babası gibi beyaz giyinmek yerine koyu yeşil üzeri elbisenin renginden bir açık tonda, parıldayan safirlerle kaplı bir kıyafetle katılmıştı ablasının nişanına. Yüksek ihtimalle ailelerine yeni aldıkları damatlarına ufak bir jest yapmak üzere bu rengi tercih etmişti Leydi Alin. Gerçi ona yakışmıştı da. Oldukça kısa olan boyuna ve tombul vücuduna uygun bir biçimde özenle dikilmiş olduğu belli olan bu elbise, genç leydinin çocuksu masumluğunu geri plana atarak henüz kendisini belli etmeye başlamış kadınsı özelliklerini öne çıkarmıştı. Uzaktan bakıldığında samimi bir aile gibi duruyorlardı.

Morgan ile ebeveynleri için aynı şeyi söyleyemezdiniz. Leydi Oliv, öz oğlunun nişanına gelmesine rağmen suratı çarşamba pazarından farksızdı. Onu selamlayan tüm leydileri ya hiç umursamıyor ya da yargılayıcı bir göz süzüşle karşılık veriyordu. Morgan'ın babası Utrav Kermet ise eşinin davranışları pek de umursuyor gibi görünmüyordu. Etrafı büyük küçük ticari işleri olan birçok asil tarafından sarmalanmıştı bile. Yaşlı adam her birinin konuşmasına ilgiyle karşılık verse de yüzünden sıkıldığı belli oluyordu.

Morgan da ailesinin yanında örselenmiş üvey evlat gibi dikilmiş ilgili gözlerle beni izliyordu. Ağabeyinin nişanını engelleyemediği için daha üzgün duracağını düşünmüştüm fakat durum öyle değil gibiydi. İç çekerek yanımda duran Vertice'ye döndüm.

"Leydi Stelin ile Lord Paren ne zaman gelecekler? Daha kaç saat dikilmemiz gerekiyor burada?"

Vertice benim aksime oldukça eğleniyor gibi duruyordu. Hayat dolu pırıltılı gözleri büyük bir çoşkuyla salondaki insanların yüzlerinde dolaşıyor, büyük ihtimalle sonra Leydi Alin ile kritiğini yapmak üzere herkesin davranışı gözlemliyordu. Dediğimi duymadığını fark ettiğimde onu ufakça dürttüm.

Vertice'nin gözleri hızla bana dönerken, "Üzgünüm Minel Abla, bir şey mi söylemiştin," diye konuştu.

Parmağımı dairesel bir biçimde sallayarak sorumu yineledim.

"Bu etkinlik diyorum ne zaman bitecek? Korse az daha sıkılsaymış bağırsaklarımı ağzımdan çıkartabilmişim gerçekten de."

Minik kuzenim gözlerini büyüterek bana baktı. Söylediklerimin bir leydi için uygun olmadığının farkındaydım fakat umursamadım.

"Yeni başladık sayılır Minel Abla, daha Leydi Stelin ile Lord Paren'in nişanları ilan edilecek, sonra onlar ilk dansları edecekler, sonra bizler de bu büyüleyici salonda onlara katılacağız, sonr..."

"Dinlemesi bile yordu beni, yeterli. Bir an önce gelseler de bitirsek şu işi."

Vertice sözlerim üzerine sessiz kalmayı seçerek Leydi Alin'in yanına ilerledi. Kanaviç Hanesinin genç leydisinin yüzü ona doğru ilerleyen kuzenimi görmesiyle bariz bir biçimde aydınlanırken ikilin arkadaşlığı beni istemsizce gülümsetti. Kuzenim şen şakrak ve oldukça sosyal biriyken Leydi Alin daha içine kapanık, sessiz ve saf bir leydi gibi duruyordu. Birbirlerini dengeliyorlar diyebilirdik.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin