Bölüm 12 - Kısım 1

1.1K 168 40
                                    

Başta tüm doktorlar ve doktor adayları olmak üzere bütün tıp camiasının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. Bu bölümü mesleğin her türlü zorluğuna rağmen pes etmeyen ve yoluna devam etmeye çalışan doktorlara ve tüm tıp öğrencilerine ithaf ediyorum. Bugün yazarınız için özel umarım sizler için de öyle olur🌸

Başkentin sokakları oldukça ıssızdı. Kutsal Toprakların aksine burada geceleri oldukça soğuk ve ışıktan yoksundu. Pelerinimi başıma çıkartarak saçlarımı kapattım. Gecenin bu vaktinde saraydan kaçıp başkentin sokaklarında dolandığımın öğrenilmesi benim için pek de yararlı olmazdı, özellikle büyükannemin yakın zamanda başkente teşrif edeceği kaçamayacağım bir gerçekken.

Etrafı incelerken nerede olduğuma dair en ufak bir fikrimin olmadığını fark etmemle iç çektim. Büyükannemin evi ile saray arasındaki yoldan bihaberdim. Kitapta Zeniel, Vertice'yi geceleri gizlice ziyaret etmek için kaçtığında Siyah Leydinin evine geliyordu, ancak Anastasia onun buraya ulaşırken geçtiği sokakları ayrıntılı bir biçimde işlememişti. Başkenti bir seneye yakın bir süredir görmemiştim ve sokakların her biri benim için bir başka bilinmezlikti. Soğuktan titrediğim için pelerinime iyice sarılırken yürümeye devam ettim. İhtiyacım olan tek şey zenginlerin yaşadığı bir muhit bulmaktı. Büyükannemin evi o muhitin en gösterişli evlerinden biri olduğu için gitmem gereken yeri anlamam o aşamadan sonra çok da zor olmazdı.

İçimden bir ses bana bu kadar uğraşa değmeyeceğini ve ufak bir büyüyle anında evde olabileceğimi söylese de büyülü geçidin etkilerinden hala sıyrılamamıştım ve özüm hala dengesizdi. Zaten Zeniel'in büyülerini engellemeye çalışırken saçma bir şekilde özüm üzerinde yeterli hakimiyeti kuramamış ve küçümsenemeyecek kadar yüksek miktarda öz harcamıştım. Büyülü geçidin getirdiği olumsuzlukların etkisinden ne zaman sıyrılacağımı bilmediğim için gecenin bu saati korunmasız bir biçimde sokaklarda dolaşmam tehlikeli olsa da Zeniel'in bana kurduğu saçma cümlelerden sonra onunla bir saniye dahi kalamazdım.

Ay karanlık sokakları aydınlatırken Rasolen'in uyumayıp beni beklemesini diledim. Eğer bu geceyi bir başına geçirirse kabus göreceği kesindi. Etrafı kontrol ettiğimde eskisine oranla çok daha yıkık dökük bir mahalleye girdiğimi fark ettim. Gittikçe amaçladığım hedeften uzaklaşıyor gibi hissediyordum. Parmaklarım soğuk havadan dolayı hissizleşmişti. Ellerimi birazcık ısınmalarını umarak birbirine sürterken girdiğim sokaktan çıkmak için geriye döndüm. Beni dönüşümle birlikte yanımdaki binanın tepesinden biri önüme atlayıverdi.

İrkilerek hızla bir adım geriye sıçradım. Önüme gelen kişi atladığı yerden çevik bir hareketle kalkarak bana baktı.

"Bu geceyi boş geçeceğiz zannederken bulduğum hazineye de bakın."

Üzeri paçavradan bile beter parçalarla bezenmişti karşımdaki kişinin. Kıyafetleri bölük pörçük ve kat kat olduğu için nasıl biri olduğunu söylemek zordu ama sesi bir erkeğe ait olamayacak kadar inceydi. Saçları kısa kesilmişti lakin ay ışığının yetersiz aydınlatması bile bu kısa saçlardaki yoğun yağlanmayı gösterebiliyordu. Tek gözü kahverengi bir kumaş parçasıyla sarmalanarak kapatılmıştı ve konuştuğunda açılan ağzından eksik dişleri seçilebiliyordu. İyi haberse kadından herhangi bir özün enerjisini hissetmiyor olmamdı. Büyücüler ülke nüfusunun %1lik kısmını oluşturdukları için başkentte karşıma çıkan basit bir yan kesicinin büyücü olması pek de olası olmasa bile imkansız da değildi.

"Neden susuyorsun güzellik? Nereye böyle ya da nereden böyle mi demeliyim?"

Vücudum benden izinsizce savaş moduna girerken boynumu esnetmek için sağa sola eğdim. Karşımda basit bir çapulcu vardı ve ben yıllardan beri Rezza'dan yakın dövüş eğitimi alıyordum. Özüm hala dengesiz olduğu için bu işi büyü olmadan halledecektim.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin