Bölüm 12 - Kısım 3

1.2K 173 139
                                    

Multimedyayı açmanız gereken kısmı belirteceğim 🌸

"Deli piç," diye mırıldandım, "Onu bulmama yardım edebilir misin?"

Manen sözlerimle gülmeye başladı. Kahkahalarının nedenini anlayamamıştım o sebeple yüzüne anlam veremediğimi gösteren bir bakış attım.

"Yani sen diyorsun ki yakışıklı suratıyla leydiler arasında ün salmış dövüşçüyü görmek için evden kaçtın, öyle mi?"

Bahsettiğim adamın neye benzediği konusuda en ufak bir fikrim yoktu, fakat kılık değiştirmiş halinin oldukça yakışıklı olduğu kitapta anlatılmış bir detaydı. Gerçi yarı Unkalı olduğuna göre asıl hali kızıl saçlı ve kırmızı gözlü olmalıydı ama emin de değildim. Yine de onu, normal görünümünde bulamayacağımı biliyordum.

"Yakışıklı bir yüz görmek istediğim için aramıyorum onu. Ayrıca evden falan da kaçmadım. Hem seni de ilgilendirmez zaten. Bahsettiğim adamı tanıyor musun, sen onu söyle."

"Tanıyorum fakat hayallerinizdeki gibi biri olduğundan şüpheliyim. Hatta onu görseniz bile tanımazdınız. Hakkındaki dedikodular oldukça abartılmış."

Elimi havaya kaldırarak devam etmesini önledim ve resmi sesimle, "Dedikodularla işim yok, sen beni onunla tanıştırabilir misin peki," diye sordum.

Manen düşünür gibi iki elini birbirine sürttü ve seri bir şekilde karanlık bir sokağa daldı.

"Bilmem. Belki tanıştırabilirim belki de tanıştıramam."

Ucu görünmeyen sokağa korkusuzca dalan Manen'e yetişmeye çalışırken bu sefer sinirli çıkan sesimle, "Ben gayet ciddiyim. Bizi tanıştırabilir misin," diye çıkıştım. Manen karanlık sokağın ucuna ulaştığımızda ancak görebildiğim, yerle neredeyse bitişmiş bir kapıyı açıp geçmem için komut verirken yanıtladı.

"Neden gidip kendin görmüyorsun? Bu gece maçı olduğunu duydum."

Kapıya baktım. Rögar kapağı gibi yere yapıştırılmış bir kapıyla ilk defa karşılaşıyordum. Başkent beklediğimden çok daha fazla sürprizle doluydu anlaşılan. Aşağı inen merdivenlere bakmamla kaşlarımın çatılması bir oldu. Bunlar bildiğimiz tırmanma merdivenleriydi. Merdivenlerin bu şekli bana, doğru yere geldiğimizi ispatlıyordu çünkü Anastasia romanda bu ayrıntıyı eklemekten kaçınmamıştı fakat eklediği bir başka ayrıntı daha vardı ve bu benim merdivenlere elimi süreceğim gerçeğinden kaçmak istememe sebep oluyordu.

Derin bir nefes alıp Anastasia'nın betimleme cümleleri aklıma süzülürken merdivenleri incelememeye çalışarak aşağıya indim. Benim ardımdan Manen oldukça çevik bir biçimde gelip kapıyı kapatmıştı. Burnuma çarpan ter ve sidik kokusuyla yüzümü buruşturmamak için çabaladım. Manen benden beklediği tiksinme ifadelerini almak için yüzümü incelese de ona istediğini vermeyecektim. Yer altına yapılmış bir dövüş arenasının iyi havalandırılmasını ummak mantıksız olurdu doğrusu, ancak bu denli ağır bir kokuyla karşılaşmayı da beklemiyordum.

Manen beni yönlendirken istekli adımlarla onu takip ettim. Havanın en büyük çıkış bölgesi bizim geldiğimiz kapı olduğu için içeriye girdikçe koku daha da ağırlaşmıştı. Dar bir koridordan geçerken ileride parlayan ışıkları görmem ve insan bağırtılarını işitmemle varmak üzere olduğumuzu anladım. Koridoru aşıp Manen'in geniş gövdesi önümden çekildiğinde gördüğüm şeyle gözlerim büyüdü. Oldukça büyük bir sahada çiftler halinde altı dövüşçü vardı ve hepsi insanlıktan nasiplerini alamamışlar gibi vahşice dövüşüyorlardı. Etraflarındaki seyirciler ise kendilerinden geçmiş bir biçimde bağırarak destekledikleri kişiye yöneliyorlar ya da rakip gördükleri dövüşçüye tükürükler saçarak küfrediyorlardı. Sağ tarafta kavga eden ikiliden gelen korkunç çatırdama sesiyle başımı hızla oraya çevirdiğimde rakiplerden birinin kafasının mümkün olamayacak bir biçimde dönmüş halini görmemle şaşkınlığım arttı.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin