Bölüm 13 - Kısım 3

1K 162 99
                                    

"Ne saklıyorsun Minel?"

"Nasıl yani?"

"Küçüklüğümüzden beri benden bir şeyleri gizliyormuşsun gibi hissettiğim zamanlar oluyor ve şu an da o zamanlardan biri. Prensten bu denli uzak durmaya çalışırken orada bayılıp tüm günü uyuyarak geçirdiğine inanmamı mı bekliyorsun? On sekizinci doğum gününde prensle dans etmemek için yaptığın saçmalıklara girmiyorum bile. Buna inanmamı bekleme benden."

Maalesef ki haklıydı. Zeniel ile onca süreyi baygın olarak bile geçirmem garipti. Beni bu kadar iyi tanımasına lanet okuyarak konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Dün gece seni ve Vertice'yi odanda gördüm. Büyükanneme karşı Vertice ile nişanlanmak istemediğin konusunda oldukça nettin ancak fikir değiştirmiş gibi görünüyorsun."

Hayır, hayır... Kesinlikle konuşan içimdeki kıskanmış Mine'ydi ve aşırı saçma bir cümle kurmuştum. Vertice ile Rasolen benim kadar olmasa da yakın sayılırlardı zira taze Yüce Cenapları ve kuzenim büyükannemin zorlamasıyla önceden tanışmış ve bir süre birlikte vakit geçirmişlerdi. Ama bunu bilmek içimdeki o rahatsız edici hissin bir fırsatını bulup dışarı çıkmasını önleyememişti.

"Ne saçmalıyorsun Minel sabah sabah? Dün gece beni teselli etmek yerine nefret ettiğin nişanlınla sabahladığını söylüyorsun ve sonra bana mı kızıyorsun?"

Rasolen sinirlenmişti. Bunu kasılan çenesinden ve çatalı tutarken gerilen parmaklarından anlamıştım ancak benim de içimde ölebilme ihtimali ile her sabah yüzleşmek zorunda kalan kıskanç bir kadın vardı. Aramızdaki elektrikten kavga edeceğimizi anlamıştım. Dün gece yeterince zorluk yaşamış olan Rasolen'e bunu yapmak istemiyordum ancak içimde kaynayan bir şeyler vardı ve onları geride tutmak çok zordu. Yine de duygusuz tuttuğum sesimle konuştum.

"Bana karşı kendini borçlu hissettiğini biliyorum. Hatta bu his yüzünden bir zamanlar beni sevdiğini ve bekleyeceğini söyleyip söz vermiştin. Demeye çalıştığım bunlar konusunda ciddi olmadığını biliyordum ve eğer Vertice'ye karşı bir şeyler hissetmeye başladıysan benim açımdan hiçbir problem yok. İstersen senin için büyükannemle konuşurum."

Hayır konuşmazdım. Zaten Vertice'yi biricik (!) nişanlıma yapmak gibi planlarım vardı. Yine de kendimi tutamıyordum. Rasolen'e baktığımda pişman olduğum şey sözlerim miydi yoksa bu sözlerin onun gözlerindeki tereddütü açığa çıkarması mıydı bilmiyordum. O da Vertice'den hoşlanıp hoşlanmadığı konusunda emin değildi. Ben bu adamla bir çocukluk geçirmiştim, ne düşündüğünü anlayabiliyordum çünkü benim aksime o, hissettikleri konusunda bana karşı hep dürüst olmuştu.

"Minel neden tersinden uyandın bilmiyorum ancak seninle tartışmayacak kadar yorgunum. Bu konuşma burada bitmiştir."

Masayı itip odadan çıkarken arkasından seslendim.

"Doğruları söylüyorum, tersimden falan uyanmadım."

Rasolen sözlerimle gerisin geri dönüp masaya elini koydu ve bana doğru eğilerek sinirli ama fısıldayan bir tonda konuştu.

"Minel seni bazen tanıyamıyorum. İçinden bambaşka bir insan çıkıyor sanki. Bunu neden yaptığını anlamak için uğraşmayacağım çünkü senin bu saçma depresyonlarından ve garip üzüntü ataklarından bıktım artık. Kendine gelene kadar benimle görüşme."

Sözlerinin ardından hızla odayı terk eden Rasolen'in arkasından bakakaldım. Haklıydı. Sürekli ölümden korkup depresyona giren, normal bir konuşmanın ortasındayken on dokuzun yaşında ölümüyle yüzleşebileceği gerçeği aklına geldiği için aniden modu düşen biriydim ben. Rasolen'in hayat dolu Vertice ile ilgilenmesi normaldi. Başımı masaya koyup gözlerimi kapattım. Kafam çatlıyordu.

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin