Rasolen anlamışçasına başını salladı ve yanımdaki minderlerden birine oturup kendisini geriye bıraktı. Parlak gümüşi saçları bir başka minderin üzerinde dağılırken gözleri kapalı bir biçimde konuştu.
"Senin tarafından sahiplenilmek güzel bir şey olmalı öyleyse."
Ben de kendimi geriye bırakıp başımı minderlerden birinin üzerine koydum. Eldivenlerden kurtulmuş elimdeki belli belirsiz ize bakarken fısıldadım.
"Bazen hiçbir şeye sahip olmamak daha güzel olurdu diye düşünüyorum. Sahip olduğum şeyler bana pek çok sorumluluk da getiriyor çünkü. Eğer hiçbir şeyim olmasaydı sonsuza kadar bu tapınağın bahçesinde kalıp çiçekleri koklayabilirdim. Hoş olurdu."
Rasolen sol kolu üzerine başını koyup gövdesini bana çevirdi. Sözlerim karşısında "her şeye sahip soylu leydi şımarıklık ediyor" gibi bir tepki beklemiştim ama o, sakin gözlerle yüzümü inceliyordu. Dediklerime cevap vermeyeceğini anladığımda yeniden konuştum.
"Mesajın içeriğini gerçekten de söylemeyecek misin?"
"Bilmem, söylemem karşılığında bana ne verebilirsin?"
Bıkkınca nefesimi verip ben de sağ kolumun üzerine başımı koydum ve gövdemi ona çevirdim. Rasolen'in her işte muziplik arayan karakteri biraz yorucuydu.
"Ne istiyorsun?"
Sorumla Rasolen'in yüzü yavaşça gölgelendi. Şakasına sorduğum sorumu gayet ciddiye almıştı ve düşünüyordu. Onun bu ciddi tavrı karşısında ben de yavaşça kaşlarımı çattım. Normalde olsa bu yaşlardaki bir çocuğun isteğinden korkmazdım ama bahsedilen kişi Rasolen olunca kutudan ne çıkacağından emin olunamıyordu.
"Senin insanlarından biri olmak istiyorum. Belki şimdi değil ama gelecekte. Senden istediğimde beni kabul etmeni bekliyorum."
İsteğini duyunca kaşlarımı merakla büktüm. Eğer hayal ettiğim gibi bir eğitimin içindeyse bunun olası olmadığını bilmesi gerekirdi.
"İyi ama sen tapınakçısın. Sizler kara büyücü de olsanız doğa büyücüsü de olsanız ve hatta normal biri olup kraliyet ailesine yemin etmek bile isteseniz yapamazsınız. Sizin yemininiz yalnız tanrıçaya değil mi?"
"Şimdi değil Minel. Bir başka zamanda, başka koşullar altında, sen biraz daha büyüdüğünde..."
Rasolen'in yeminini istesem de kabul edemezdim. O bir kara büyücüydü, sonuçta babası büyükannemle uzaktan da olsa kuzendiler. Yine de ileride tapınaktan ayrılmayı denese bile Kara Kule onu kabul edemezdi. Bunu bildiğinden emindim, öyleyse neden bunu sormuştu?
"İleride Siyah Leydi olsam bile seni Kara Kule'ye kabul edemem Rasolen. Tapınaktan ayrılsan bile bu mümkün değil."
O sırada cebimden hışırdayarak Zeniel'in mektubu düştü. Ben kalkıp mektubu cebime koyarken Rasolen'in varla yok arası fısıltısını duydum.
"Kara Kule'den bahseden kim?"
Kafamı kaldırıp neden söz ettiğini ona soramadan yeniden konuştu.
"Gelen mesaj kötü haberler getirdi Minel. Yine de bilmek istiyor musun?"
"Elbette, söyleyecek misin?"
Rasolen çevik bir sıçrayışla ayağa kalktı ve benim de kalkmama yardımcı olmak için elini uzattı. Ayaklanınca kolunu büküp girmem için işaret etti ve geniş odayı yavaşça turlamaya başladık.
"Yüce Cenapları hapsedilmiş. Prenses'e ne olduğuna dair ise hiçbir haber yok. O yaşlı pislik görevini tamamlayabildi mi yoksa tamamlayamadan mı yakalandı bilmiyoruz. Şimdilik onu bir döngüye sokmaktan bahsediyorlar. Bu tehditlere uzun süre dayanacağını zannetmiyorum, yakında bir bülbül gibi tüm bildiklerini şakıyacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]
Fantasy🌸Wattys2022yarıfinalisti🌸 🌸Watty Uzaktan Kopup Gelenler Listesi🌸 Yetişkinliğe yavaş yavaş adım atarken para kazanmak ve sorumluluklarınızı yerine getirmek için hayatınızın istemediğiniz bir yöne savrulduğunu hayal edin. Mine hayatının bu dönemin...