Yaklaşık bir saat olmuştu içeri gireli. İnsanlardan hoşlanmadığımı herkes bilirdi ama Demon bilmiyor gibiydi çünkü bir saattir içerideydi ve bana anılarını anlatıyordu. Neden anlattığını da anlamıyordum çünkü çok gereksiz şeylerdi ama çocuğu kovamazdım, çok mutlu mutlu anlatıyordu ve vicdanım buna el vermezdi o yüzden sabırla dinliyordum.
Şu an bana kamp macerasını anlatıyordu. Vita, Felix ve Casia ile birlikte toplam dört kişi gitmişler. Çadırları Felix ve Demon kurmuş. Casia ve Vita da yiyecek bir şeyler var mı diye etrafı araştırmaya gitmişler ama bir saat gelmemişler. Felix ve Demon bir şey mi oldu diye onları aramaya gidip kaybolmuş, Felix de böceklerden çok korkuyormuş. Uğur böceği görmüşler ve Felix korkudan ormanın içinde oldukları kısmını, yaklaşık on metrekarelik bir kısmı, yakmış. Alevleri gören Casia ve Vita yanlarına gelmiş ve Vita söndürmüş etrafı.
"Ondan sonra Vita bizi fena azarladı. Acaba yine kamp yapmaya gidersek bunun gibi anılarımız olur mu? Böceklerle aran nasıl bu arada?"
"Berbat. Eğer Felix'in yerinde olsaydım etrafı değil bütün ormanı yakardım büyük ihtimal."
"İyi ki element kullanıcısı değilsin. Element kullanıcısı demişken, Dilek'e sahip olduğunda böcek görüp yanlışlıkla böcekler yok olsun deme ha sakın. İğrenç olabilirler ama besin zinciri için gerekliler." Demon'un bu dediğiyle yüzümdeki ufak tebessüm daha da büyüdü. Bu çocuk insanları nasıl güldüreceğini biliyordu. Acaba nereden aklına geliyordu böyle yaratıcı espriler. Sessiz kalmayı tercih ettim çünkü kendim hakkında bir şey daha anlatmaktan korkuyordum. Demon'a güvenmedikçe kendimi kötü hissediyordum çünkü kendisiyle ilgili bir sürü şey anlatmıştı şu ana kadar ama ben sadece bir şey anlatmıştım.
İkimizin de telefonunun titremesiyle gruba bildirim geldiğini anladım ve telefonumu çıkartıp gruba baktım. Yazan Luca'ydı. Müsait olup olmadığımızı sormuştu. Hemen ardından da konuşması gereken çok önemli bir konu olduğunu ekledi. Ne kadar önemli olabilir diye düşündüm ama sonra element kullanıcısı olduğunu ve çocuğun dediği çoğu şeyin çok önemli olduğunu fark edip yazmak için bildirime tıklayıp gruba girdim.
Tam mesaj yazmaya başlayacakken Demon'un da bir şey yazdığını görüp yazmasını bekledim. Benim adıma da yazacağını düşünerek beklemiştim. Öyle de olmuştu ama yine ne yazık ki buna sevinemedim çünkü söyleyiş tarzı o kadar sinir bozucuydu ki...
Çok Havalıyım: Lia'nın odasındayım ve Lia da yanımda isterseniz burada buluşalım. Gelirken hamburger almayı unutmayın canım çekti ama Luca senin almana gerek yok Felix, Casia veya Vita alsın bize bedavaya veya %60tan başlayan indirimle veriyorlar zaten.
Lia'nın odasında buluşalım? Bana bir şey sormadan karar vermesine her ne kadar sinir olsam da insan içine çıkmaktan iyiydi. Dışarıda yine Lorin'i, Rena'yı veya onlardan birini görmeye dayanamazdım.
Demon'a ters ters bakarken ikimizin de telefonuna bildirim geldiğini görünce bakışlarımı yeniden telefonuma çevirdim ve Hera ve Felix yolda olduklarını söylemişlerdi. Yaklaşık on saniye sonra Vita, ondan sonra da Casia birazdan burada olacaklarını söylemişlerdi.
Herkes gelene kadar yine beklemek zorundaydım, Demon'a baktığımda bana baktığını gördüm. Suratında sanki çok büyük bir şey başarmış gibi bir gülümseme vardı ve bana bakıyordu. Sinir etmeye çalıştığını düşünerek bir şey demedim ve ben de ona gülümsedim. Kapı çalana kadar birbirimize karşılıklı gülümsemeye devam ettik. Garip bir andı.
İlk gelen Vita olmuştu. Tahminimce o da odasında duruyordu o yüzden hemen gelebilmişti. Hera'nın dışarıda olma ihtimali çok yüksekti o yüzden Hera'nın en son gelmesini bekliyordum. Vita'dan sonra sırasıyla Felix, Luca ve Casia gelmişti. En son da Hera gelmişti. Tam da tahmin ettiğim gibi dışarıdan geldiği her hâlinden belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...