Hava her zamankinden daha sıcaktı ya da bana öyle geliyordu. Bir iddiaya girmiştim ve çok kesin konuşmuştum ancak kaybetmem çok olasıydı. Hera nereden bakılsa benden daha iyiydi. Coğrafya bilgim onunkinin yanına yaklaşamazdı bile. Herhangi bir dövüşte de benden kesinlikle daha iyiydi. Dövüşmekte sorunum yoktu ama ben direkt olarak karşımdakinin üzerine atlardım bu yüzden de hep kaybediyordum. Beşinci sınıftayken bir gün bir kız bana inat olsun diye üzerime süt dökmüştü ve ben de çok sinirlenip üzerine atlamıştım. Kızın yana çekilmesiyle ve beni itmesiyle düşmüştüm ve kafamı vurmuştum. Bu kızla tek kavgam bu değildi. O rezil oluşumdan sonra yaklaşık altı kere kavga etmiştik. Gerçi kavga denilemezdi buna çünkü çok kolay bir şekilde o kız kazanıyordu ve ben kaybediyordum. Kızın burnunu bile kanatamamıştım şu ana kadar. Kavga ettiğim tek kişi o da değildi. Belki de onlarca kişiyle kavga etmiştim ama neredeyse hepsinde kaybetmiştim. Kazandığım kavgalarda da şans eseri kazanmıştım.
Sadece kavgada veya coğrafyada da değil, fiziksel olarak da beni yeniyordu Hera. Gözleri benimkinden çok daha keskindi ve çok iyi koku alıyordu. Ben de tam aksi önümdeki yazıyı okuyamıyor, dibimden geçmediği veya ağır olmadığı sürece koku asla alamıyordum. Kulaklarıma da güvenemiyordum çünkü bazen havadan sesler duyduğum da oluyordu. Sürekli hayallere dalıp gittiğim için gerçek ve hayali karıştırmaya başlamıştım ki bu çok kötü bir şeydi. Bu yüzden de rezil olmuşluğum çok vardı. Şimdi Felix'e güven verdikten ve beni savunmasından sonra yanına gidip "Benim hiçbir şeyim yok Hera kesinlikle kazanacak." mı diyecektim? Bunu yapamazdım çünkü ilk defa biri bana güvenmişti ve beni desteklemişti. Beni destekleyen birini yüz üstü bırakamazdım.
Yanımdan ellerinde içecekleriyle yanımdan geçen bir grubun gülüşleriyle hayâl dünyamdan çıkıp gerçek dünyaya döndüm. Bazen hatta sürekli düşüncelerimde kayboluyordum. Hayâl dünyama girip de bütün gece uyumayı unuttuğum da olmuştu. Belki yalnız olduğum içindi. Ben dört yıldır hiç arkadaş edinememiştim, tamamen yalnız ve tek başıma geziyordum. İlkokuldayken çok güzel bir arkadaş grubum olmasına rağmen ortaokula geçtiğimizde sınıflarımızın dağılması üzerine arkadaşlarımdan üç tanesi aynı sınıfa düşmüştü ve yakınlaşmıştı, ben ve iki kişi ayrı sınıflara düşmüştük ancak onlar arkadaş bulunmakta zorlanmamıştı ve şu an onlara gidip kim olduğumu sorsam beni hatırlamıyorlardır bile. Onlarla aram açılmasın diye sürekli yanlarına gitmeyi denemişlerdim ama hepsi gayet de mutlulardı hatta yeni arkadaş grupları bile vardı ama ne zaman yanlarına gitsem beni bir şekilde dışlıyorlardı veya orada yokmuşum gibi davranıyorlardı. Beni dışlamaya ve bana böyle davranmaya başladıklarında insanlardan ümidi kesmiştim ve kitaplara yönelmiştim. Dört yıl sonra uzun zamandır biriyle daha doğrusu birileriyle bu kadar uzun ve önemli bir konu hakkında konuşmuş ve yanlarında olmak istememiştim. Onları adam akıllı tanımıyordum bile hatta beni yanlarında istemediklerine de adım gibi emindim sadece üzülmemem için kabul etmişlerdi, Vita bunu bile yapmamıştı ama ben nedense onların yanında olmak istiyordum. İçimden bir ses dışarıda olmam gerektiğini söylüyordu.
Anladığım kadarıyla Vita diğerlerine göre daha sert bir karaktere sahipti. Belki de beni yanlarında istemiyordu ki çok haklıydı. Vita'yla daha önce hiç konuşmamıştım hatta onu ilk kez bu yıl görmüştüm diyebilirim. Acaba daha önce arkadaş grubu vardı ve benim grubum gibi dağıldı da bu yüzden mi kimsenin gelmesini istemiyordu? Benim arkadaş grubum dağılırken aynı sınıfa düşen üç çocuğun yanında iki kız ve bir erkek görmüştüm. Sanırım yeni gruplarında onlar da vardı. O kızları çok kıskanmıştım. Eğer böyle bir olay başından geçtiyse beni istememesi normaldi çünkü ben olsam ben de istemezdim.
"Burası boş mu?" Arkamdan bir anda bir ses gelmesiyle yerimden zıpladım ve hayâl dünyamdan çıkmak zorunda kaldım. Sesin sahibine bakmak için kafamı çevirdiğimde bir kız olduğunu fark ettim. Sesi bir kıza göre kalındı ama bunu dikkate almamıştım çünkü benim de sesim pek ince sayılmazdı hatta beni telefonda konuşurken arkadaşımın abisi beni erkek sanmıştı ve sürekli kıza sevgilin mi diye sorup duruyordu. Homofobik değildim ama lezbiyen de değildim ve kızın abisine benim erkek olmadığımı kanıtlamak için buluşmak zorunda kalmıştık. Kızı incelemeye devam ettiğimde çok tanıdık olduğunu fark ettim. Üzerinde yeşil renkli salaş bir elbise vardı ve siyah bir sırt çantası vardı. Makyaj yapmıştı ancak neredeyse hiç belli olmuyordu kız doğuştan güzel gibiydi ve ben doğuştan güzel olan insanları da çok kıskanırdım. Çilleri, yemyeşil gözleri ve uzun dalgalı sarı saçları güzelliğine güzellik katıyordu. Sevgilisi olmama ihtimali yoktu. Ayrıca boyu da 165 civarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...