Bölüm 10

223 24 3
                                    

   "Sınır dışından birinin sizinle kaldığı doğru mu?"

   "Sınır dışından biri derken?" Demon ne olduğunu anlamamış gibiydi ve rol yapmakta gerçekten çok iyi olduğunu fark etmiştim. Bana herhangi bir soru gelmemesi için sanki ilgilenmiyormuş gibi etrafa bakarken bir yandan da Demon ve kasiyeri dinlemeye çalışıyordum.

   "Sarı saçlı birini görmüşler odanızda. Sınır dışından olduğu söyleniyor her yerde. Böyle bir ihanet yaptınız mı gerçekten bize ve öğretmenlere?" Luca'dan bahsettiklerinden emindim çünkü odalarında sarı saçlı başka kimse olamazdı ama kim görmüş olabilirdi? Hadi diyelim ki gördü nasıl bir anda bütün okula yaydı?

   Kafede sadece büyük sınıflar vardı, bizim yaşımızda olan toplamda dört beş grup falan anca vardı gibi görünüyordu ki zaten kasiyer de üniversiteye gidiyor gibiydi. Üniversiteye geçen öğrenciler kafelerde, mağazalarda veya bunun gibi yerlerde çalışırlardı çünkü ihtiyaçları için verilen harçlıkların sadece yüzde yirmisi verilirdi, burslu olsa da en fazla yüzde ellisi verilirdi. Üniversite için çok az sayıda öğrenci seçilirdi, son sınıf olan bin öğrenci varsa sadece yüz elli tanesi üniversiteli olup burada kalırdı. Diğerleri sınırların dışına giderdi ama nereye gittiğini kimse bilmiyordu.

   Kasiyer çocuğun arkasından başka bir çalışan gelip Demon'a baktı. Yanındaki çocuğun kulağına bir şey fısıldarken göz ucuyla da bize bakıyordu. Bizim hakkında konuştuğunu anlamamak için salak falan olmamız gerekirdi herhalde. 

   Kadın çalışan sonunda kasiyerin kulağına bir şeyler söylemeyi bitirince Demon'a ters ters bakarak içeriye geri gitti. Kasiyer çocuk bir süre kızın arkasından sırıtarak baktıktan sonra yine bakışlarını bize, daha doğrusu Demon'a yöneltti ve tek kaşını kaldırarak cevap bekliyormuş gibi baktı.

   Demon rahatsız olmuş olacaktı ki kahvelerin siparişini iptal edip beni de çekiştirmeyi ihmal etmeden kafeden çıktı. Herkes biz çıkarken bize bakıyordu ve insanların bakışları gerçekten de rahatsız edici seviyedeydi. Baktığını gizlemeye çalışanlar olduğu gibi bir yandan da hiç gizlemeyen hatta olay çıkartmak için bakıyor gibi gözükenler de vardı. Eğer o an yanımda Demon olmasaydı ve birkaç gün içinde sınırların dışına çıkacak olmasaydık büyük ihtimal bakanlardan birinin üzerine atlayıp ağız burun dalmıştım ama Demon'u yakmak ve planı suya düşürmek istemediğim için yapmamam gerektiğine karar verdim. Hayatımda verdiğim en mantıklı kararlardan biriydi bu sanırım. 

   Yurdun kapısından içeriye girer girmez Demon telefonunu çıkartıp teker teker Vita, Casia ve Hera olduğunu düşündüğüm üç kişiyi arayıp hemen gelmeleri gerektiğini söyledi. Bir yandan birilerini arıyor bir yandan da dördüncü kata doğru çıkıyorduk. 

   Dördüncü kata geldikten sonra Demon odanın kapısını tıklattıktan sonra içeriye girer girmez derin bir nefes alıp kendini salondaki yer yatağına attı. Felix tam ne olduğunu soracakken Felix'e sus işareti yaptı ve gözlerini kapatıp ellerini suratına doğru koydu. 

   "Sıçtık." Durumumuz tam anlamıyla buydu ve çok güzel özetlemişti. Sıçmıştık. Luca'nın varlığını öğrenmişler gibi duruyordu ve bu büyük, çok büyük bir problemdi. Felix ve Luca şaşırmış bir şekilde ne olduğunu söylemesi için Demon'a bakınca Demon'dan cevap alamayacaklarını anlayınca bakışlarını bana çevirdiler. Suratlarından "Ne oldu?" dedikleri okunuyordu. Göz ucuyla Demon'a baktığımda hala ellerinin yüzünde olduğunu ve düşündüğünü anlayınca anlatması gereken kişinin ben olduğumu fark ettim ve ikisine dönüp diğerleri geldiğinde hepsine aynı anda anlatmanın daha mantıklı olduğunu söyledim.

   Biz tam konuşurken kapı çaldı. Felix kapıyı açmak için kapının yanına gitti ve kapı deliğinden kim olduğuna baktı. Bakmasıyla kendini geriye çekmesi bir oldu. Hızlı ve bir o kadar da sessiz bir şekilde Luca ve benim yanıma gelerek sadece ikimizin duyabileceği şekilde Luca'ya saklan dedi. Demon bir şey olduğunu anlamış olacaktı ki ayağa kalktı ve Felix'e ne olduğunu sorarcasına baktı.

QunilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin