"Uyansana artık be. Isabel'den betersin." Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladığımda birinin başımda kalkmamı beklediğini anlamam zor olmamıştı. Yavaş yavaş kendime gelmeye başladığımda dün gece Jade'in evinde kaldığımı hatırlamamla yattığım yerden fırladım ve etrafa baktım.
Jade başımda dikilmiş bana sinirli bir şekilde bakıyordu ve ben hâlâ neye bu kadar kızgın olduğunu anlamış değildim.
"Eğer biraz daha bana öyle boş boş bakmaya başlarsan okula geç kalacağız." Jade'in son uyarısıyla birlikte okula gittiğimi hatırladım. Günlerdir okula gitmiyordum. Sabahları beni uyandıran da genelde kafama bir şeyler fırlatan biri oluyordu, böyle başımda oturup uyanmamı bekleyen kimse olmuyordu.
"Kusura bakma günlerdir böyle uyandırılmıyorum. Genelde kafama bir şeyler yediğimde uyanıyorum ben. Hemen giyineyim." Yanımdaki koltuktan okula giderken giydiğim kıyafetlerimi aldıktan sonra hemen lavaboya koşup giyindim. Benim geç kalmamda sorun yoktu ama Jade'in benim yüzümden geç kalması çok büyük bir sorundu.
Hazır lavabodayken saçlarımı da topladıktan sonra Jade'in yanına, salona gittim. Yanına geldiğimde çoktan kapıdaydı.
Saatin kaç olduğuna bakmak için duvara baktığımda çoktan sekizi geçtiğini gördüm. Burada okul kaçta başlıyor unutmuştum ama sekizi geçtiyse ve Jade geç kalıyoruz diyorsa bu civarlarda başlıyor demekti.
Sonunda evden çıktığımda Jade arkamdan kapıyı kilitledikten sonra lisenin yolunu bilmediğim için onu takip etmek zorunda kaldım.
Liseye doğru yürürken diğerlerinden mesaj gelip gelmediğini merak ediyordum. Jade bir şey dememişti, bu demek oluyordu ki mesaj atmamışlardı. Jade söylemeyi unutmuş olabilir miydi diye geçirdim içimden ama artık her şeyi bildiği için söylemeyi unutmuş olmasına ihtimal vermemiştim açıkçası.
"Arkadaşların bugün gelecek değil mi?" Jade bana bakmadan yürümeye devam ederken sorma tarzında bir değişiklik olduğunu fark ettim. Sesi buruk çıkmıştı. Üzgün müydü acaba? Yıllardır yaşadığı ve arkadaşları olduğu evinden ayrılacaktı. Burayı o koruyordu. Soğukluğunu o koruyordu. Buradan gitmesi tabi ki bir şeyleri değiştirecekti bu köyde. Ama Jade olmadan yaşayabilirlerdi. Yaz mevsimi yaşayacaklardı sadece.
"Eğer bir sorun olmazsa gelecekler. Bir haftalığına burada kalmayı planlıyorlar. Luca'nın evi varmış burada."
Binaların arasından lisenin çatısını gördüğümde yaklaştığımı anladım. O an aklıma Isabel geldi. Şu an ne yapıyordu acaba? En yakın arkadaşını o şekilde gördükten sonra bir daha onunla konuşur muydu, konuşmaz mıydı bilemiyordum. Onun hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Elinde olmayan bir şey yüzünden arkadaşını bırakabilir miydi, daha ileri gider miydi...
Isabel hakkında düşünmeye devam ettikçe daha kötü olasılıklar aklıma geliyordu. Bütün okula söyleyebilirdi, Jade'le bir daha konuşmayabilir ve tanımıyormuş gibi yapabilirdi... Daha kötüsü ne olabilirdi? Buradaki insanlar benim okulumdakiler gibi değillerdi. Eğer elementlerin gerçek olduğunu ve bir tanesinin aralarında yaşadığını öğrenseler onu kovabilirlerdi bile. Nefret ediyordu çoğu kişi elementlerden. En kötüsü de düşündüğüm bütün olasılıklar hep Jade'in başını yakıyordu. Olan hep ona oluyordu. Sırf aptallığım yüzünden.
"Dalgın gibisin, bir şey mi var?" Jade durup bana baktığında çoktan lisenin yanındaki fırına geldiğimizi fark ettim. Kahvaltı yapacaktık sanırım. Kahvaltımız okulda verilmiyordu, sadece öğle yemeğini veriyorlardı. Ayrıca yemek almak için de çalışman gerekiyordu. Jade nasıl yaşıyordu acaba o evde tek başına? On beş yaşındaki birinin bir eve sahip olması normal miydi onu bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...