Gözlerimi açtığımda yanımda Demon vardı. Bir kapının arkasındaydık ve birini izliyorduk. Ne olduğunu anlamaya çalışırken içerden birinin sesi geldi.
"Sevgilin olduğunu bilmiyordum Jade." Alaylı bir şekilde konuşan bu kişinin sesi çok tanıdık geliyordu ama aynı zamanda da bir o kadar yabancı.
Kapının aralığından konuşan kişiye baktığımda kim olduğunu göremiyordum. Suratı gözükmüyordu.
---
"Lia uyansana!" Kafamda hissettiğim acıyla yerimden sıçradığımda Demon ve Hera sinirli bir şekilde bana bakıyor, Jade de telefonuyla ilgileniyordu.
Rüya mı görmüştüm? Düşününce çok kısaydı. Rüyaların en fazla yirmi saniye olduğunu okumuştum bir yerde. Yirmi saniyeye gayet de uyuyor gibiydi.
Elimi kafama götürdüğümde ağrısının hâlâ biraz acıdığını fark ettim. Gördüğüm rüya hayır, kâbus yüzünden mi olmuştu? Çok anlamsızdı.
"Demiştim sana birinin kafasına kumanda fırlatılmaz diye." Hera gözünü kısarak Demon'a baktığında yanımda kumanda olduğunu gördüm. Bir rüya yüzünden başım ağrıyacak değildi ya. Oturur pozisyona geçtikten sonra Demon'a baktım. Gerçekten de kumanda fırlatmıştı uyanmam için.
"Kafama kumanda mı fırlattın?" Demon'a baktığımda sırıtarak bana bakıyordu. Ben de bana bir şeyler olduğunu düşünmüştüm aptal gibi.
"Kumandaya bile uyanmadın. Hera'yı fırlatmadığıma şükret sen. Ayrıca okulun yok mu senin?" Demon'un bana yaptığı hatırlatmadan önce okul olduğunu unutmuştum bile.
"Gitmesem de olur bence. Jade sen de gitme." Jade'e baktığımda birkaç saniye düşündü ve başını olumsuz anlamda salladı.
"Mars'la yapmam gereken bir proje var. Eğer bugün yapmazsam akşam kapıya dayanabilir. İstersen sen gelme. Soran olursa hasta olduğunu söyleyebilirim." Jade bana gülümsediğinde teşekkür edip koltuğa geri yattım.
Uyumak gibi bir planım yoktu. Sadece uzanmayı planlıyordum. Demon'un beni sakat bırakması yerine uyumamayı tercih ederdim.
"Kahvaltıda ne yiyoruz?" Demon bir bana bir Jade'e baktığında aralarının hâlâ bozuk olup olmadığı aklıma geldi. En son birbirlerine atarlanıp duruyorlardı.
"Fırından bir şeyler alın yiyin."
"Fırın ne?" Demon fırının ne olduğunu sorduğunda benim gitmemin en mantıklısı olduğunu düşündüm hem hava almak iyi gelebilirdi. Jade, Demon'a dalga geçip geçmediğini anlamaya çalışıyormuş gibi baktığında ciddi olduğunu gördü.
"Bizim oralarda fırın yok. Ben de kitaplarda görmüştüm ordan biliyorum." Jade'e açıklamamı yaptıktan sonra Demon'a baktı ve konuşmaya başladı.
"Fırın kısaca gevrek, poğaça, ekmek ve benzeri şeyleri parayla alabildiğimiz bir yer." Jade fırının ne olduğunu söyledikten sonra Demon yine konuşmaya başladı.
"Görmek isterim." Demon bakışlarını bana çevirdiğinde onu reddedemeyeceğimi anlamam uzun sürmemişti. Heyecanlı ve meraklı bir şekilde gözlerimin içine bakan birine nasıl "Hayır gelmiyorsun." diyebilirdim ki? Özellikle bu kişi Demon'sa.
"Tek başınıza gitmeniz tehlikeli değil mi?" Jade gözlerini kısarak bir bana bir Demon'a baktığında bize güvenmediğini anlamıştım. Onun yerinde olsam ben de güvenmezdim.
"Bize güvenmiyor musun?" Demon, Jade'e bakıp baş parmağıyla beni işaret etti ve konuşmaya devam etti. "Tamam bana güvenme de Lia'ya da mı güvenmiyorsun?" Jade bu soruyu bekliyormuş gibi anında cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...