Bölüm 42

105 9 41
                                    

   Yazardan

   "Abi?" Lexy şaşkınlık ve dehşet karışımı bir ifadeyle ne diyeceğini bilemeyerek karşısında duran abisine, Janus'a bakıyordu.

   "Seni çok özledim." Janus, sahte bir gülümseme eşliğinde kollarını açıp kardeşine yaklaştığında Lexy tedirgin bir şekilde titreyen elini kaldırdı. Ne yapacağını bilemiyordu, abisine zarar veremezdi ama ondan korkuyordu. Bütün emirlerin onda olması demek ne demek gayet iyi biliyordu.

   Kardeşinin korktuğunu fark eden Locus daha yeni uyanmış gibi harekete geçti. Her ne kadar onu korumak istese de o da korkuyordu. Abisi adeta babasının bir kopyasıydı. Locus sadece "Uzak dur." diyebilmişti zar zor. Kelimeler boğazında diziliyordu. Etrafındaki hiç kimse ona yardımcı olamazdı, onlar buraya kadar ona yardım etmek için gelmişlerdi ve burada, onun yüzünden bitmesini istemiyordu. Bir kere daha dayanamazdı, dayanmazlardı.

   Janus'un suratındaki sahte gülümseme solduğunda yerini Locus'tan aldığı sahte elementinin karanlığı aldı. Kaşlarını çattı ve göz ucuyla diğerlerine baktı. Hepsi en az Locus kadar şoktaydı, özellikle de en önde duran yeşil gözlü elini tutan kız.

   Onların kendisinden korkması gerekiyordu ve kim olduğunu bilmesi, onu tanımasın gerekiyordu. Derin bir nefes aldı ve duruşunu dikleştirdi. Küçümser bir şekilde karşısındaki kardeşine bakıyordu ve nasıl o olduğunu anlamaya çalışıyordu. Seçilmesi gereken kişi kendisiydi o değil, böyle düşünüyordu Janus.

   Yumruklarını sıkmasıyla etrafın kararması bir oldu. Göz gözü göremeyecek kadar karanlık olmuştu etraf. Etrafın kararmasıyla Lorin fırsat bulup hızlıca Lia'nın yanına gidip onu diğerlerinden uzaklaştırdı. Demon onu ister istemez bırakmak zorunda kaldı çünkü birazdan olacaklar Lia'ya zarar verebilirdi. Ona bir kere daha zarar gelmesine dayanamazdı.  

   Her ne kadar Lia'yı yanına çekse de en az onun kadar şoktaydı çünkü daha önce onu hiç elementini kurtarırken veya onlara saldırırken görmemişti. Sadece Locus'un anlattığı kadar biliyordu onu, Locus da anlatmaya korktuğu için hiç bilmiyordu denebilirdi.

   Zifiri karanlığın birden sönmesi ve ışığın geri gelmesiyle herkes etrafına baktı. Lorin hâlâ Lia'yı korurcasına önünde duruyor, kolunu tutuyor ve her an buradan kaçırmaya hazır bekliyordu.

   Işığın birden gelmesiyle herkesin gözleri uyuşmuştu, Lexy dışında. O buna alışkındı.

   "Locus!" Lexy bağırarak kardeşinin yanına yaklaştı her şey için çok geç olduğunu biliyordu ama inanmak istemedi. Bir ihtimal onu kurtarabilirdi.

   Yerde yatan kardeşinin yanında diz çöküp panikle suratını ellerinin arasına aldı. Bunu yaparken kalbi yerinden çıkacakmış gibiydi, canı acıyordu hem de çok. Onu yeniden kaybediyordu hem de bu defa sonsuza dek.

   Gözlerinden birer damla yaş aktı başı bacaklarının üzerinde duran kardeşine bakarken. Göz yaşı cansız bir şekilde yatan Locus'un yanağına düştü, ve yavaşça yere doğru süzüldü.Lexy gözlerindeki öfkeyle başını kaldırdı ve önlerinde duran abisine baktı. Suratındaki ifadeyi, abisinin ellerine bakarak gülümsediğini gördüğü an öfkesi arttı.   

   "Bunu nasıl yapabildin!" Öfkeyle kardeşinin yanından kalktı ve abisine yaklaştı. "O senin kardeşin, senin için her şeyi yapmaya hazır olan, her zaman destek çıkmaya çalışan kardeşin!" Konuşurken farkında olmadan her saniyede yumruklarını daha da fazla sıkmaya başladı Lexy. Her geçen saniye öfkesi artıyordu. Gücü kontrolden çıkmak üzereydi, yıllar önce olduğu gibi.

   Kız kardeşinin bağırışlarını veya onun ikizinin yerde son nefesini veren erkek kardeşinin vücudunu umursamadan gülüyordu. "Daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemiştim." Ellerine bakmayı bırakıp önünde duran kız kardeşine döndü Janus. "Kopyasıyla alâkası yok derken ciddilermiş babamlar!" Elleriyle Lexy'nin kollarını tutup gülümsediğinde kız kendini korkuyla abisinden uzaklaştırdı. Nasıl bu kadar bencil olabilirdi? Az önce sırf Gölgeyi almak için kardeşini öldürmüştü.

QunilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin