"Aynı sınıfta olduğumuza inanamıyorum! Harika değil mi? Her yere beraber gideriz, zaten aynı evde oturuyoruz."
Isabel sınıfımıza doğru yürürken heyecanla bana yapabileceğimiz şeyleri anlatırken sessizce onu izliyordum. Ben buraya geleli iki gün olmuştu ve hâlâ ne Luca'dan ne Demon'dan ne de başka birinden haber gelmişti. Başlarına bir şey mi gelmişti acaba? Onlar belki de beni kurtarmak için çabalarken veya tehlikedeyken ben burada yeni bir okula başlamıştım ve mutluydum. Adil değildi. Onları özlemiştim, onlarla okula gitmek istiyordum.
"Lia? Lia! Cevap versene be!"
"Pardon, dalmışım. Sınıfımız neydi?" Şuan senden çok daha önemli kişileri düşünüyorum Isabel, ne kadar iyi kız olursan ol onlar gibi olamazsın. Sahiden, Isabel'de farklı bir şeyler vardı. Çok yapmacık duruyordu. Fazla mutluydu ama Demon veya Luca'nın mutluluğu gibi değildi bu. Değişikti.
"Kızım az önce müdürün ofisinden çıktık ya, nasıl anında unutabiliyorsun? Balık hafızalı."
Isabel son sözünden sonra bana doğru eğilip hafifçe kıkırdadıktan sonra kafasını karşıya geri çevirdiğinde suratındaki gülümseme büyüdü ve koşmaya başladı. Ben de karşıya baktığımda Jade'i gördüm. En son cumartesi günü görmüştüm, hafta sonu Isabel bana etrafı gezdirmişti o yüzden eve gelmiş olsa da görmemiştim onu.
Isabel, Jade'in üzerine atladığında Jade de gülümseyerek ona sarılmıştı, çok tatlılardı. Çekik gözleri gülümseyince daha çok kısılıyordu.
Isabel sonunda Jade'in üstünden indiğinde çoktan yanlarına gelmiştim. Jade yanımızdaki sınıftaydı ve tahminimce bu ikisi teneffüs veya öğle aralarında buluşuyorlardı. Çok yakın gibilerdi. Şey gibi... Benzetecek bir şey bulamamıştım ama çok tatlılardı.
Jade'in telefonu titrediğinde bildirime baktığına göz ucuyla bana baktı. Yanlış bir şeyler vardı. Acaba Demon'dan cevap mı gelmişti.
Gülümseyerek karşılık verdiğimde gözlerini kısıp kaçırdığında sanki bir şey yüzünden pişmanmış gibiydi. Bir tuhaflık vardı ama çok üstüne gitmedim. Sonuçta Jade'e gelen mesaj beni ilgilendirmezdi değil mi? Demon'dan gelmediği sürece tabi.
"Ne oldu Jade mesaj kimden?" Isabel sırıtarak Jade'e baktıktan sonra Jade ikimize de gülümsedikten sonra yanımızdaki sınıfa girdi. Isabel kolumdan tutup beni bir sınıfa doğru çekiştirmeye başlayınca direnmenin ve Jade üzerine düşünmenin faydasının olmadığını düşünerek Isabel'in beni çekiştirmesine izin verdim.
Sınıfa girdiğimizde Isabel beni duvar kenarının en arkadan ikinci sırasına doğru çekiştirip oturmamı bekliyormuş gibi bakınca duvar kenarına oturup arkama da Isabel'in oturmasını bekledim.
Sıralar bizim okuldakinin aksine tekliydi ve dört grup vardı. Etrafıma baktığımda bütün sıraların dolu olduğunu gördüm. Öğrencilerden bazıları bana bakıyordu ama bazılarının umurunda bile değildim, keşke kimsenin umurunda da olmasaydım diye geçirdim içimden.
Önümde oturan kız arkasını döndüğünde dikkatimi ona verdim, bir şey diyecek gibi bakıyordu. Ama iyi şeyler söyleyecek gibi değildi. Ben zaten alışıktım insanların bana böyle bakmasına o yüzden başta pek de umursamadım.
"Sınır dışından gelmişsin, neredeydin? Dışarda hayat yok, nasıl hayatta kaldın? Düşman mısın yoksa?" Kız beni soru yağmuruna tutunca baygın gözlerle ona baktım, hayal kırıklığına uğramış bir şekilde arkasını döndü. Kendimi kötü hissetmiştim, büyük ihtimal sadece merak etmişti nereden geldiğimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...