Küçük çocuk, kardeşinden ayrı kaldığı için çok üzgündü. İkizi geceleri dışarıya çıkıp yıldızları görebiliyordu ama kendisi göremiyordu. Daha önce dışarıya çıkmayı denemişti ancak bütün çocuklar ona canavarmış gibi davranıyordu. Saçları ve gözleri simsiyahtı, belki de bu yüzden ondan hoşlanmıyorlar diye düşündü. Daha önce saçını boyamayı denemişti ama bu defa babası çok sinirlenmişti.
Çocuğun hiç arkadaşı olmamasına rağmen ikizinin bir sürü arkadaşı vardı. Bunun adil olmadığını düşünüyordu. İçindeki nefret gün geçtikçe daha da büyüyordu. İkizinden nefret etmeye başlıyordu. Sahip olmak istediği her şeye ikizi sahipti.
---
Küçük kız dışarıda arkadaşlarıyla oynarken ikizinin camdan ona baktığını gördü. İkizini çağırmak istiyordu ama o geldiğinde arkadaşları uzaklaşıyordu bu yüzden o olmadan oynuyordu hep. Birkaç tur oynadıktan sonra pişman olup ikizini oynamaya çağırmak üzere cama baktığında ikizini görememişti. Yanındaki çocuklar ikiziyle ilgili sürekli kötü şeyler söylüyorlardı ve ikizini asla aralarına almıyorlardı. Sadece çocuklar değil öğretmeni de ikizini oynatmıyor ve bir köşede beklemesini söylüyordu. Notlarını sürekli düşük veriyordu. Kız bu yüzden ona çok üzülüyordu ve neden yaptıklarını merak ediyordu.
Kız düşünerek cevabını alamayınca arkadaşlarından birine sordu.
"Hey, Liz! Neden Locus'u da çağırmıyoruz? İçeride tek başına oturuyor." Kız olumlu bir cevap bekleyerek sorduğu sorunun karşısında duyduğu cevaba çok sinirlenmişti.
"O canavarı asla aramıza almam ben! Öğretmenimiz bile ondan uzak durmamız gerektiğini söylüyor neden onu çağırmak istiyorsun? Eğer o gelirse ben giderim." Kızın dediklerini bir kaç çocuk da onaylamıştı. Küçük kız çok sinirlenmişti. İkizine böyle söylenmesine asla göz yumamazdı.
Kız, arkadaşlarının ikizi hakkında böyle konuşmalarına çok sinirlenmişti. Tam ikizine başka bir şey daha söylenecekken arkadaşına doğru koşup saçını çekmeye başladı. Küçük kız neye uğradığını şaşırmıştı o yüzden karşılık verememişti. Kız, tam arkadaşının saçını çekip onu yere düşürecekken birden bir ışık belirdi ve bütün çocuklar bağırmaya başladı ama sadece iki çocuk bağırmıyordu. Birincisi ışığın kaynağı olan küçük kız, ikincisi ise dışarıda ne olduğuna bakmaya gelen kızın ikizi.
Küçük kızın ikizinin, kızı sakinleştirmek için üzerine koşmasıyla teni yanmıştı. Nedense diğer çocuklara zarar vermez iken çocuğun teni yanıyor gibi acıyordu. Çocuk her ne kadar canı acısa da kardeşi için dayandı ve kardeşine sarıldı. Canı acıyordu ancak bu hoşuna gidiyor gibiydi.
Küçük kız sonunda sakinleştiğinde Işık da yok olmuştu. Saçını çekmek için üzerine atladığı kızın ağladığını görüyordu. İkizler, ağlayan kızı bir süre dinledikten sonra gözleri açık olmasına rağmen göremediğini sayıkladığını duymuşlardı. Ağlayan kız, sadece ikizlerin olduğu yeri göstererek orada bembeyaz bir şeyin olduğunu söylüyordu ağlarken.
Bütün çocuklar çok korkmuştu. İkizler ne olduğunu anlamamıştı ama birbirlerine sarılıyorlardı. Öğretmen ikizlere bağırmış ve okuldan kovmuştu. Hava çok sıcak olmasına rağmen ikizlerin olduğu yer soğuktu. Sanki bir gölgenin altında duruyorlarmış gibiydi.
Yaklaşık on dakika sonra ikizlerin babası gelmişti. Zavallı adam, sanki bunun olacağını biliyormuş gibiydi ve ağlayan kızın ailesinden özür diliyordu ama kızın ailesi adama bağırmayı bırakmıyorlardı. İkizleri binaya almamışlardı hatta okulun duvarlarının içine bile almıyorlardı. Onlara canavarlarmış gibi davranıyorlardı.
Siyah saçlı ve simsiyah gözleri olan çocuk, ikizini teselli etmeye çalışıyordu. Sanki buna alışkın gibiydi. Çocuğun ikizi ağlamayı bırakmıyordu. Çocuk buna alışkındı çünkü daha önce neredeyse aynı olayı yaşamıştı.
Sonunda ikizlerin babası okuldan çıkmıştı ama adam dağılmış gibiydi. Küçük kız, babasına ne olduğunu sorduğunda babası o kadar sinirliydi ki kızın sorusunu görmezden gelmişti. Çocukların ikisinin de kolundan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Kız ağlayarak canının acıdığını söyleyerek bırakması için yalvarıyordu ama babası sanki onu duymuyormuş gibiydi, çocuk ise bunu hak ettiklerini düşünüyordu ve bu yüzden bir şey demiyordu.
Adam sonunda çocukları çekiştirmeyi bıraktığında bir yanına gelmişlerdi. İkizler bu arabayı daha önce hiç görmemişti bu yüzden şaşırmışlardı. Adam arabanın şoförü ile konuştuktan sonra arka kapıyı açtı ve ikizlere binmelerini söyledi. İkizler arabaya bindi. Önce siyah saçlı çocuk binmişti, arkasından ise sarışın kız binmişti. Babasının da binmesini umarak yana kaydığında babası kızın suratına sanki ondan iğreniyormuş gibi bakarak kapıyı sertçe kapattı. Şoföre bir zarf uzattı ve oradan uzaklaştı.
Küçük kız kapıyı açmaya çalışıyor, babasına ağlayarak bağırıyordu ama adam umursamıyordu bile. Şoför bağırarak kıza ağlamaması gerektiğini söyledi ama kız ağlamasını durduramıyordu. Çok korkmuştu ve sinirlenmişti çünkü babası onları bırakmıştı. Kız neredeyse yine aynı ışık patlamasından yapacakken adam suratına bir maske geçirdi ve içeriye bir gaz sıktı. Parfüm gibi kokuyordu ama rahatsız edici bir kokusu vardı. İkizlerin aynı anda gözleri karardı ve devamı tamamen karanlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasiaAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...