Bölüm 14

6 0 0
                                    

   "Bence burası iyi." Mars bunu der demez kendisini çimlerin üzerine attığında onu tutan kişi Demon olmuştu, elbette kendisi tutmamıştı sadece elementi sayesinde yere düşüşünü yumuşatmıştı.

   Lorin derin bir iç çekip "Daha on dakika oldu Mars." dediğinde Locus da onayladı.

   Mars'ın hâlâ yerde olduğunu görünce ben de kendimi onun yanına attım. "Alt tarafı beş on dakika mola vermek istiyoruz. Hem o kadar uzağız ki şehrin ışıkları artık görünmüyor bile." Bu bahanem üzerine Locus bana döndü.

   "Ağaçların yaprakları Güneş Işığını bile zar zor alırken şehrin ışığını iki ağaç sonra da almazlar zaten. Durumun ciddiyetini farkına varın artık." Bu kadar sert çıkışmasını beklemediğim için yutkundum ve ona döndüm. Şu ana kadar onunla pek bir sohbetimiz yoktu ve açıkçası cidden de söz konusu insanlarla ilişki olduğunda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Yine de bu kadar sert davranmaması gerektiğini bilmiyor muydu cidden? Nerede büyümüştü mağarada falan mı?

   Yine de böyle davranması yüzünden ona kızacak değildim çünkü birbirimize tamamen yabancıydık neredeyse ve şu anda onun da benim de yapmam gereken şey basitti; Casia'yı, daha doğrusu Janus'u bulmak. Çünkü Janus'un olduğu yerde Casia'nın olmaması imkansızdı. Demon'un anlattığına göre bir ara onlara hâlâ arkadaşlarınızdan bazıları sizinle değil tarzında bir şey söylemişti ve bu demek oluyordu ki Casia'dan bahsetmişti çünkü ben dahil diğer herkes şu ana kadar Janus'un eline düşme gibi bir durum olmadan gelmişti buraya. Sadece bir ara Jade ve Janus arasında hatırlamaktan pek hoşlanmadığım bir an yaşanmıştı o kadar.

   Gözlerinin önünde kardeşi gibi gördüğü küçük bir kızın öldüğünü gördükten sonra nasıl hâlâ bu kadar mutlu olabiliyordu onu da anlamamıştım. Aslında aklımda bir fikir vardı, o da Lorin'in Jade'in hisleriyle oynadığıydı. Bunu Lorin'den kesin ve net bir şekilde duymamıştım, belki de duymuştum ve hatırlamıyordum. Son zamanlarda Janus'tan o kadar fazla saldırıya uğramıştık ki neyin gerçek neyin sahte olduğunu hatırlamakta zorluk çekmeye başlamıştım. Özellikle His de işin içine girdiğinde gördüğüm şeylerle beraber tamamen sersemlemiştim. Belki de bana bunu söylemişti veya bunun olmadığını söylemişti ama ben bunu bile hatırlamıyordum.

   Demon "Hadi ama azıcık sakin ol." diyerek elini Locus'un omzuna koydu ve gülümsedi. "Abin sapık bir psikopatın teki olabilir ama yine de hayat böyle geçmez, biraz eğlenmek gülmek lazım. bu akşam neden ateşin etrafında birbirimize bir şeyler anlatmıyoruz?" Demon'un bu dediği üzerine ona döndüm.

   "Felix bizimle değil nasıl ateş yakacağız ki?" Bunu sormam üzerine Lexy çantasını benim ve Mars'ın yanına fırlattı ve iki eliyle de kendisini işaret etti.

   "Işık, özellik bakımından Ateş'e en çok benzeyen elementtir. İkinci sırada da su vardır." Sanki bunu bir yerden okumuşcasına gururlu bir şekilde yanıma oturdu. "Ben Işık yaratabiliyorum yani ışığı bükerek falan filan her neyse ateş yakabilirim işte. Felix'in yapabildiği çoğu şeyi yapabilirim. Buna sadece ateş yakmak da girmiyor. Psikolojik baskıda iyiyimdir mesela." Bunu söylerken özellikle önce bana sonra Demon'a baktığında Demon gülümsedi ve Locus'u da beraberinde çekerek oturdu.

   "Önce çadırları yapsak daha mantıklı olmaz mıydı?" Lorin'in bu teklifi üzerine tam ayağa kalkacaktım ki Mars beni durdurdu.

   "Uyumadan önce yaparız ne olacak sanki. O kadar zor bir şey değil çadır kurmak Demon iki dakikada kuruverir." diyerek bütün yükü Demon'a attığında öfkeyle Mars'a dönüp "Madem bu kadar çok biliyorsun o zaman zamanı da daha düzgün geri sar her defasında saatlerce geri gidiyorsun gün bitmiyor, benimki de can yani sıkılıyorum." dediğinde elimde olmadan kıkırdadım.

QunilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin