-Demon'un gözünden-
Herkes Luca'nın elindeki çubuklara bakarken ve hangisini çekeceğini düşünürken bakmanın hiç bir işe yaramayacağını bildiğim için aynı zamanda da aralarında en zeki olduğum için en sağdaki çubuğu çektim. Her zaman işe yarardı. Hem tek başıma da kalabilirdim, Lia'yı uykusundan uyandırmak eğlenceli olabilirdi. Gerçi Vita'yla aynı çadırda yatarken Lia'yla uğraşmam pek de mümkün değildi.
Luca'nın elinde bir tane çubuk kalınca eşim olup olmadığına baktım. Vita'nın baygın bir şekilde bana baktığını görünce eşimin Vita olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Ne olurdu sanki Felix veya Luca'yla eş olsaydım?
Kimin tek olduğuna baktığımda Lia'nın elindeki çubuğun eşi olmadığını gördüm. Vita'nın Lia'ya endişeli bir şekilde baktığını görünce ortamın havasını değiştirmek yine bana kalmıştı.
Dudaklarımı büzerek Lia'ya bakıp "Aa Lia'cığım tek mi kaldın sen kıyamam." dediğimde bana senin ağzını yırtarım der gibi bakıyordu. En azından sinirliydi ve şahsen endişeli olmasındansa sinirli olmasını tercih ederdim.
Diğerlerinin ellerine bakmaya başlayınca Luca ve Hera'nın eş olduğunu görünce gülmeye başladı. Eh siniri de geçmişti ve gülüyordu daha ne olsun!
Ben Lia'dan sonra Vita'yla nöbet tutacaktım. Yani gece Lia dışarıda ve Vita uyuyor olacaktı. Fırsattan istifade sohbet edebilirdim Lia'yla. Sebebini anlamasam da Lia'yla konuşmak istiyordum. Aslında pek ortak noktamız yoktu, benim gibi enerjik de değildi hatta tam tersim denilebilirdi. Acaba o yüzden mi konuşmak istiyordum, zıt kutuplar birbirini çeker mantığı? Tamam sanırım çok yanlış bir yerden gitmiştim ama sonuç olarak ikimiz birbirimize tam zıttık. Ben sosyaldim ve insanlarla konuşmayı severdim ama Lia onu gördüğüm ilk günden beri insanlardan uzak durmayı tercih ediyor ve evine gittiğimde bana kibarca "Çık git evimden öküz." der gibi bakıyordu. Mesela eğer ben biri hoşlanmadığım bir şey yapsa anında söylerdim, Lia söylememişti ama hoşlanmadığı çok belliydi.
Herkes dağıldığında ve çadırlarına gittiğinde ben de çadırımıza gittim. Casia çadıra gitme gereği bile duymamıştı çünkü ilk nöbeti o tutacaktı. Çadırımda iki saatlik de olsa yalnız kalmak iyi gelebilirdi, en azından uyumazsam. Zaten kafamı koyduğum gibi uyuyabilen biri de değildim özellikle hâlâ o izlediğimiz korku filminin etkisinden çıkamamışken asla uyuyamazdım anında.
Vita uyuyamadığımda güzel şeyler düşünmem gerektiğini söylemişti. Annesi ona bir zamanlar öyle söylemiş.
Kendimi yatak denilemeyecek sadece örtü üstünde yastık ve yine örtü olan yatağa attıktan sonra gözlerimi kapattım. Düşününce, ailesini hatırlayan sadece ben ve o vardık. Şu ana kadar tanıştığım herkesin ağzını yoklamıştım. Hiç kimse hatırlamıyordu. Özellikle Casia ve Felix'in ağzını kim bilir kaç kere yokladım. Hiçbiri ailesine dair bir şey bilmiyordu. Soy isimlerimizi de bilmiyorduk. Hem okulda aynı isme sahip kimse yoktu, buraya geldiğimizde bize isimler veriliyordu. Aynı isme sahip olan biri varsa yeni gelen kişinin adı üzerine oynama yapılıyordu. Mesela arkadaşım vardı bir tane, yan sınıftaydı. Adı Iris'ti. İsmine bayılırdım. Benim ismim gibi değildi. Okula yeni gelen ve adının Iris olduğunu iddia eden biri olsaydı adını Siri yaparlardı. Küçük değişiklikler.
Vita'yla aramızda sır olarak kalmıştı bu aile meselesi. İkimiz de kimseye bahsetmiyorduk. Gerçi ben Lia'ya bahsetmeyi planlıyordum çünkü ona içimde garip bir güven vardı. Kimseye anlatmaz gibi geliyordu. Ayrıca Lia'nın ağzını hiç yoklamamıştım şu ana kadar, belki de ailesini o da hatırlıyordu? Tamam insanlarla arası kötü olduğu için bunu kolay kolay söyleyecek birisi değildi ama yine de şansımı denemem gerekirdi. Acaba diğer kullanıcılar tanıyorlar mıydı ailelerini? Luca'nın bildiğini biliyordum ama bu konu hakkında konuşmak istemeyince üzerine gitmeme kararı almıştım. Casia ve Felix bilmiyor gibiydi. Gölge ve Işığın sahipleri ikizlerse ailelerinden birilerini tanıyor olmaları gerekirdi herhalde ama bilemiyordum. Şu anda da bunu düşünmek pek bir işe yaramayacaktı daha çok amacımdan sapıyordum, kafamı dinleme amacımdan yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Qunila
FantasyAteş, Su, Toprak, Hava, Elektrik, Buz, Gölge ve Işık. Bir efsaneye göre bu sekiz element bir araya gelmesiyle "Dilek" denilen bir güç ortaya çıkacaktı ve bu enerjinin kullanıcısı bir dilek hakkıma sahip olacaktı. Her ne kadar daha önce bu gücün uyan...