İşte buydu, onu alt etmek için fiziksel güce ihtiyacım yoktu. Onun istediği şey zaten benimdi.
Günün geri kalanı ölüm sessizliğinde geçmişti. Chanyeol de ben de konuşmuyorduk. Arabaya geçtiğimizde Chanyeol direksiyon başına geçip motoru çalıştırdı. Gelmişken bir de eczaneye gidip ilaç almayı teklif ettim ama yine aldırmadı. Bu adam kendine hasta olmayı bile yediremiyordu.
Beni bir bara götürmüştü ve burada ne aradığımızı cidden merak ediyordum. Yine bir şeyler planlıyordu ve ben yine bu plandan habersiz, sadece ona uyum sağlıyordum.
İçeri girdiğinizde o kadar büyük bir kalabalık yoktu ama yine de Chanyeol en uçtaki masalardan birini istedi ve bunu yaparken de bayağı yüklü bir miktarda bahşiş bıraktı. Beraber en köşedeki masaya giderken soru sormamak için zor tutuyordum kendimi. Hem belki kendisi açıklardı?
Chanyeol sadece kendine konyak sipariş etse de masamıza bir şişe konyakla beraber iki kadeh geldi. Benim önüme konulan kadehe kaşlarını çatarak baksa da bir şey demedi ve sadece kadehini doldurdu.
Daha önce hiç konyak içmemiştim. Nasıl bir şeydi acaba? Rengi garipti.
Sonunda dayanamayıp, "Neden buradayız?" diye sordum.
"Babamın davalarından birinden adam," dedi Chanyeol. Açıklama yaparak beni şaşırtmıştı. "Yuta ve Jaehyun'la bağlantısı var. Adamın nasıl bir tip olduğunu araştırıyorum."
"Ne yapmayı planlıyorsun?"
"Planlarımın başını, ortada neler döndüğünü çözmek çekiyor. Sonra da icaplarına bakacağım." Yüzündeki ifadeyi görünce kanım dondu.
"Kimseyi öldürmene izin vermeyeceğim," dedim kesin bir sesle.
"Henüz bir çocuksun, karışma Baekhyun. Daha seks kelimesi geçtiğinde bile utanıp kızaran birisin, Sahiden, cinsellik hakkında bir bilgin var mı?" Utansam da sırf inadımdan gözlerimi gözlerinden kaçırmadım.
"Var," diye homurdandım. Bu devirde kimin olmazdı ki? Hele kaslı erkeklere bayılan, erkek türünün en ince ayrıntısına kadar bilen bir arkadaşınız varken. Chanyeol inanmadığını belli edecek bir şekilde güldü. "Sen bana gülüyor musun?"
"Evet," dedi sırıtarak. "Demek bilgin var..."
"Var," diye ayak direttim.
"Kanıtla," dedi konyağı içerken. "Yaratıcı bir fantezi bul."
"Karşılığında ne alacağım?" dedim.
"Yapacaksın yani?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.
"Karşılığında benim yolumu deneyeceğine söz verirsen yapacağım," dedim. Sadece biraz yaratıcı olup Chanyeol'ü etkilemem gerekiyordu.
"Bu eğlenceye değer," dedi iç geçirerek. "Kabul. Eğer beni etkilersen senin yolunu da deneyeceğim."
"Söz mü?" Çok ciddiydim ve bu Chanyeol'ü tekrar güldürdü.
"Söz." Ellerini kaldırdı. "Bedenim senindir. Onu etkilersen istediğini alırsın."
Bir an Chanyeol'e baktım ve yaratıcılık konusunda zekâmı zorladım. Belden aşağısıyla ilgili istesem de bir şey yapamayacak gibiydim, düşüncesi bile utançtan kızarmama neden oluyordu. Gözüm boynuna takıldı. Chanyeol beni eğlenceli bir ifadeyle izlerken, "Kıpırdama," dedim. Bunu o kadar ciddi söylemiştim ki gören de Chanyeol'ün boynunda bir şey var sanırdı. Chanyeol şaşırsa da dediğimi yaptı ve hareketsizleşti.
"Sakın bu pozisyonu bozma," dedim konyağa yönelirken.
Chanyeol omuzlarını hafifçe öne ittiği için köprücük kemiğinde bir çukur oluşmuştu, aslında bu omzunu ileri iten her insanda oluşurdu ama Chanyeol'ün kaslı bir vücudu olduğu için çukur belirgindi. Ne yapacağımı merakla beklerken gözleri parlıyordu.