33

834 91 11
                                    

"Sana ne söyledi?" Yine gözlerimin içine bakıyordu; ona yalan söylememin mümkün olmayacağı anlardan birindeydik. O öyle bakınca ruhumu çıplak hissediyordum. Dişlerimi birbirine kenetledim ama neyse ki Chanyeol'ün telefonu yardımıma yetişti. Ayağa kalkıp telefonu çıkardı.

"Durum nedir? Polisler mi geldi? Peki ya gazeteciler? Tamam, siz alın arabayı, hemen gidin. Sakın ama sakın polislere görünmeyin, hele kameralardan uzak durun. Evet, yanımda... İyi, bir şey olmamış... Tamam, biz de geliyoruz." Telefonu kapattı ve bana döndü.

"Acilen buradan çıkmamız gerekiyor. Yürüleyebilecek misin yoksa seni taşıyayım mı?"

"Yürürüm."

"İyi. Acele et hadi."

Kenardan destek alıp ayağa kalkmaya çalıştım ama ağrı saplanması ile donup kaldım. Beni bilmiş gözlerle izleyen Chanyeol'e kısa bir bakış atmam cesaretimin kırılmasına sebep oldu. Bu hâlde yürüsem bile acele etmem imkânsızdı. Zaten ne yapacağımı düşünmeme fırsat kalmadan kendimi Chanyeol'ün omuzlarından sarkarken buldum.

"Ne yapıyorsun?" diye bağırdım.

"Senin kaplumbağa hızını beklersek polislere yakalanacağız. O yüzden uslu dur." Ağız dolusu homurdansam da onun gazabından korktuğum için çırpınmadım.

"Kaç kilosun sen?" diye sordu okulun arka girişine yönelirken. "Doksan falan mı?"

"Fıtık olursun umarım!"

"Oldum zaten," dedi homurdanarak. "Az ye biraz."

"Sen kime kilolu diyorsun?" dedim. İşte şimdi şakayı bir kenara bırakıyorum.

"Senden başka kim var burada?" Gözlerini devirdi.

"Kiloluyum yani, öyle mi?" Sinirle dudaklarımı büzdüm.

"Fıtık oldum diyorum."

"Geber."

Hiç de zorlanıyormuş gibi görünmüyordu. Ayrıca gayet zayıftım. Chanyeol okuldan çıktıktan sonra bir taksi çevirdi. Tabii taksiyi bulana kadar bizi gören herkes dönüp bakmıştı ki bu da utanç verici bir durumdu.

Taksiye bindiğimizde taksi şoförü garip garip baksa da bir şey söylemedi.

"Suho ve Sehun Osaka'ya dönüyor." Chanyeol bunu telefonuyla uğraşırken söyledi. "Bir süre orada görünecekler, sonra geri dönecekler. Bu demek oluyor ki yemeği ve temizliği sen yapacaksın."

"O kadar paran var, temizlikçi tutmak bu kadar mı zor?" Bir de onun yemeğini yapıp temizliğini halledecektim öyle mi? Hayatta işim olmaz.

"Ben senin yapmanı istiyorum." Bana dik dik baktı. "Bir itirazın mı var yoksa?"

Başımı iki yana sallayıp somurttum.

"Sevgilin beni taciz edip duruyor," dedi Chanyeol. Ona anlamayan gözlerle baktım. Telefonu uzatırken, "Yutacığın," dedi aşağılayan bir sesle. Telefonu aldım ve ona aldırmadan gelen mesajlara baktım. Tam mesajlarına cevap yazacaktım ki telefon çalmaya başladı.

"Efendim Yuta?"

"Neredesin?" diye sordu anında.

"Taksideyim. Eve gidiyorum. Okulda olanlar korkunçtu, o ortamda daha fazla kalmak istemedim," diyerek bir şeyler geveledim.

"İyi yapmışsın. Silah patladığında sen içerideydin. Gördün mü kimin yaptığını?"

"Hayır."

"Karşı karşıya gelmemenize sevindim. Bugün okul tatil edildi. Seni bir yere davet edecektim. Akşam müsait misin?" Chanyeol'ün bakışları yüzümde hissedebiliyordum.

katil - chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin