26

1K 100 38
                                    

Aslında bir ton şey daha söylerdim ama Chanyeol kolumu tutup beni sürüklemeye başlayınca hepsi içimde kaldı. Somurtarak onun peşinde sürüklenirken, "Bir daha sakın yapma bunu," diye azarladı beni.

Ve sonrasında yine o ifadesiz, ruhsuz hâline geri döndü.

Zayıf bir mum ışığıyla zihnimin mahzenlerine dalıyormuşum gibi hissettiren kâbuslar, her gece kapalı göz kapaklarımda sahne alıyordu. Tuttuğum pupadaki mumun titreyen alevi, anılarımı hapsettiğim o mahzenlerdeki gölgeleri huzursuz ettiğinde kâbuslarım, zihnimde bir sancı, uykusuz bir gecenin izlerini taşıyan gözlerimin beyazında küçük, kızıl çatlaklar bırakıyordu.

Vücuduma ağır gelen başımı yana eğerek önümdeki kitaba baktım. Elimdeki kalemin, kâğıdın üzerinde bıraktığı ses puslu düşüncelerime çarpıp dağılıyordu.

Bir haftanın sonunda iyice alıştığım bu anlaşmalı esir hayatımda Akira'dan bir türlü çözemediği test kitabını almıştım. Yuta sayesinde artık birçok kişiyi tanıyordum.

Akira dağınık saçları olan, kumral ve yapılı bir çocuktu. Yaşından büyük gösterdiği gibi, düşünceleri de oldukça ciddi ve olgundu. Sözel zekâsı baskın olsa da babasının mesleğini, yani mühendisliği devam ettirebilmesi için ailesi tarafından sayısal okumaya zorlanmıştı. Kimya öğretmeninin ödev olarak verdiği bu test kitabı, sanki başına gelen en korkunç şeymiş gibi tepki verdiğinde gülerek önündeki kitabı almışım. Biz de bunun üzerine bir anlaşma yapmıştık: O benim sözel derslerimi hallederken ben de onun sayısal derslerini halledecektim.

Kinya sürekli konuşma ihtiyacı sezen bir çocuktu. Çoğu zaman huysuzlansa da bu karşısındaki insanın enerjisini sömürecek değil daha çok neşe katacak türden olurdu. Çocuksu fikirleri onu daha da masumlaştırıyordu, çok saf ve temiz bir çocuktu. Akira'yla anlaşamamalarının nedenlerinden biri de onun bu çocuksu yanıydı sanırım. Akira her daim mantığını konuşturan biriydi ve temelinde mantık olmayan hiçbir şeye katlanamıyordu. Ama Kinya gün geliyor sınıfa girdiğinde, "Acaba gerçekten kurt adam diye bir şey var mı?" gibi sorular sorabiliyordu. (kapruzreon)

Haru. A2 ehliyeti vardı ve çok iyi motosiklet kullanıyordu. Yuta'nın bahsettiği tip bu olsa gerekti çünkü sürekli akşamdan kalma gibi dolaşıyor, hiçbir şeyi takmıyordu. Genellikle grubun içinde hayalet üye olsa da bir espri patlattığında bütün sınıf gülmekten yere yatıyordu.

Ve Sakura. Süt beyazı teni, saçlarına ve gözlerine tezat oluşturuyordu. Çok masum bir görüntüsü vardı ve Haru'yla sevgililerdi. Tamamen zıt iki karakterler olsalar da sanki birbirlerini tamamlayan iki parça gibilerdi ve birbirlerine olan sevgileri, saygıları takdir edilesiydi.

Önümdeki soğumaya yüz tutmuş kahveden bir yudum daha alırken içine mol kavramını da kattıkları, bir hâyli zor bir gaz problemiyle uğraşıyordum. Ödevin teslimi için daha vakit vardı ama yine de üç günde yarısından çoğunu çözmüştüm, bir şeylerle uğraşmak kafamı dağıtıyordu. Acaba Chanyeol'e söylesem bana matematik test kitabı alır mıydı?

"İlk önce ilk durum, son durum diye ayır," dedi Chanyeol'ün sesi tepemde.  Korkuyla yerimde sıçrarken kahve boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım, saatlerdir hâkim olan sessizliğe o kadar alışmıştım ki sesi irkilmeme sebep olmuştu. Chanyeol bu kadar korkmama gülerken ben de kendimi toparlamaya çalıştım.

"Bu kadar sessiz olmak zorunda mısın?"

"Sessiz değilim ki," dedi kaşlarını kaldırarak. "Bütün dikkatini soruya vermişsin, duymadın beni."

Dudaklarımı büktüm, haklı olabilirdi. "Seni de mi uyku tutmadı?" diye sordum tekrar soruya bakarken. Sandalye çekip yanıma oturdu ve soruya baktı. Ona daha dikkatli bakınca gözlerinin hafifçe kanlanmış olduğunu gördüm.

katil - chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin