25

992 101 29
                                    

Maç bitmiş, eve gitme zamanı gelmişti. Yuta'yla vedalaşırken, "İyi oynuyorsun," diye iltifat ettim. Kahverengi gözlerini kocaman açıp şebek gibi bir hareket yaptı.

"Senin kadar olamaz."

Nedense aklıma Chanyeol'ün, "Ona iltifat etme," diyen acımasız sesi gelmişti.

Yuta gittikten sonra Yori'yle beraber soyunma odasına gittik. Bir şeyler düşünüp duruyordu belli ki. Bugün Yuta'yla biraz daha yakınlaştığımızın farkındaydım ve Yori de aptal değildi, farkında olmalıydı.

Yori'yle vedalaşıp Chanyeol'ün yanına gittiğimde bana ters ters bakıyor, gözlerini bile kırpmadan her hareketimi büyük bir dikkatle inceliyordu.

"O kadar da kötü değilmişim, ha?" diye sordum onun yanına otururken. Okul sınırlarını belirleyen duvara oturmuştu. Okulun bahçesini incelemeye başladı, ben de profilini inceliyordum.

"Sana kötü olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum," dedi ifadesiz bir sesle. "Bazı konularda yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bugün oldukça iyiydin. Hatta Yori'den bile iyiydin."

"Kıyafetler uğurlu geldi sanırım," diye mırıldandım. Bakışları bana döndü. "Anlamıyorum. Nasıl bu kadar rahat olunabiliyor? Bizim okul elinden gelse kara çarşaf giydirecek forma yerine."

"Mantıklı," dedi Chanyeol beni şaşırtarak.

"Efendim?" diye sordum inanamayarak.

"O şortlar çok tehlikeli, özellikle fiziği çok iyi olanlarda."

"Durumdan şikâyetçiymişsin gibi konuşma." Gözlerimi devirdim. "İçten içe bayram ediyorsunuzdur."

"Doğru," dedi itiraz etmeden. "Ama milletin seni gözüyle becermesi çok da hoş bir şey olmasa gerek." Ona hayretle baktım.

"Senin yaptığın bu mu?" diye sordum beni ilk şortla gördüğündeki bakışlarını düşünerek. Bir an tenimin ısındığını hissettim, utanmıştım. Chanyeol güldü ama bir şey söylemedi.

"Rezilsin," diye homurdandım.

"Git de normal bir şeyler giymeyi öner o zaman takıma," dedi arkasındaki tellere yaslanarak. "Biz buyuz. Bizi baştan çıkarmak da sizin suçu."

Sanırım önceden planımı yaptığım savaş fikrini gözden geçirebilirdim.

"Sen git onu Yori'ye söyle," dedim ifadesiz bir şekilde. "O değiştirsin. Ayrıca selamı vardı."

"Bana ne Yori'den?" deyip bana bakmayı sürdürdü. Ardından bir şey söylememe fırsat bırakmadan ayağa kalktı. "Hadi gidelim."

Ben de bir şey demeden ayağa kalktım. Chanyeol çoktan yürümeye başlamıştı bile. Onu takip ederken, "Bana dondurma alır mısın?" diye sordum. Evet, şu durum farenin kediden peynir istemesi gibi bir şeydi. Ne hâlde olduğumuzu Chanyeol de fark etmiş gibi bana baktı, gözlerinde garip bir ifade vardı.

"Ne istiyorsun?" diye sordu.

"Çikolatalı bir şeyler," dedim sipariş verir gibi.

"Tamam," dedi itiraz etmeyip beni şaşırtarak. "Sahile inelim o zaman. Orada açık bir yer buluruz."

Sessizce onu takip ettim, bugün ikinci kez sahile gidiyorduk. Ama bu sefer kaldırımdan yürümek yerine kumlara inmiştik. Ben suyun kenarına doğru giderken Chanyeol, "Ben dondurma alıp geliyorum," dedi. "Uslu dur. Yaramazlık yapma."

katil - chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin