34

867 89 35
                                    


Hayatımda böyle bir yemek görmemiştim, ilk defa adamakıllı bir yemek yapıyordum. Ya da adamakıllı yemek yapımına yardım ediyordum ve denebilir.

Sonunda mutfaktan çıkabildiğimizde Chanyeol gayet dinç duruyordu ama ben oldukça bitkindim. Bileğimin ağrısı geçmişti ama dün boğulma tehlikesi geçirmem, bu sabah olanlar ve Chanyeol'ün temizlik merakı bir araya gelince iyice hâlsiz hissetmeye başlamıştım.

"Nereye?" diye sordu Chanyeol salondaki masayı hazırlarken.

"Duş alıp hazırlanmam gerekiyor. Sana afiyet olsun." Bana tek kaşını kaldırarak baktı.

"Sen yemeyecek misin?"

"İştahım yok." Cevabını beklemeden merdivenlerden çıktım. Uzun süre küvette oyalanmak isterdim ama hızlı bir duş alıp saçlarımı yıkamaktan başka bir şey yapmadım. Bir an önce dolabın başına gelmek istiyordum çünkü o dolap zamanı dâhi yutan bir kara deliğe dönüşmeye başlamıştı.

Açıkçası böyle bir ortam için ne giyileceğine dair hiçbir fikrim yoktu ama biraz dikkat çekmek zor da sorun olmaz diye düşünüyordum. Zenginlerin çekici olmak için neler yaptığını şu kısacık kolej hayatımda açık ve net bir şekilde görmüştüm. O yüzden önceki tercihlerime oranla daha da dar olan gri renk bir kot şort seçmiştim.

Şortu üzerime geçirirken sade bir tişört seçtim. Ayakkabılarımı da giyinmem ardından saçlarımı düzelttim. İş makyaja gelince... İşte bu kısım biraz sıkıntılıydı. Göz makyajında sorun yoktu ama dudaklarıma da bir şeyler sürmeli miydim?
Rujların yanına gittim ve rastgele bir ruju alıp kapağını açtım ve çevirdim.

Kırmızı.

Sadece dudaklarımı renklendirmiştim, çok az. Aşağı inerken elimin tersiyle dudaklarımı silme isteğiyle baş etmeye çalışıyordum. Bu hâlde yarım saat dayanabilirsem rekorlar kitabına adımın yazılması gerekirdi. Sanırım bir insan kendini ancak bu kadar rahatsız ve değişik hissedebilirdi. Chanyeol o sırada meşhur kristal kadehinde viski içiyordu. Başını kaldırıp bana bakınca son anda ağzındaki içkiyi püskürtmeden yuttu ve öksürmeye başladı.

Sanırım biraz abartmıştım.

"Bu ne hâl?" diye sordu şaşkınlıkla. İstifimi bozmadım.

"Ne varmış hâlimde?" Sanki kafamın üstünde iki tane anten çıkmış gibi baktı bana.

"Aynaya bakmadın herhâlde. Ya da her türlü serserinin bulunduğu bir yere gittiğinin farkında değilsin."

"Bu benim sorunum." Sadece gözümü korkutmaya çalışıyor olmalıydı. "Hem yanımda Yuta olacak."

"Seni baştan uyarayım da..." dedi beni süzerek. "Sonra bakirliğim gitti diye bana ağlama."

"Kıskanıyorum deme de sen ona," alaycı bir ifadeyle konuştum.

"Kıskanmadığımı söylemedim." Dediği her ne kadar beni şaşırtsa da ardından ekledi.

"Al, Yuta adresi mesaj attı," dedi konuşmama izin vermeyip. Ona öfkeyle baksam da bir şey söylemeden yanına gittim ve telefonu aldım. "Eğer yine kaçmak gibi bir işe kalkışırsan ya da fırsattan istifade polise falan gidersen sadece aileni değil, şu ana kadar tanıdığın herkesi ölmüş bil. Anladın mı?"

Telefonu masaya koydum. "Anladım."

Chanyeol'den bir miktar para aldıktan sonra evden çıktım ve bir taksi çevirdim. Yuta'nın verdiği adres inşaatı durdurulmuş bir siteden başka bir yer değildi. Yarıda bırakılmış evlerin olduğu bu yerden sınırı ve ötesini görebiliyordum. Bir an geri dönme isteğine kapıldım fakat korkaklık ettiğim için kendime kızarak taksiciye ücreti ödeyip arabadan indim. Güneş batmıştı fakat hava tam olarak kararmamıştı. İnşaatın içine park edilen arabaları görebiliyordum, biraz ileride de toplanan kalabalık vardı. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalışarak yürümeye başladım. Ayakkabılarım beton zeminde tok bir ses bırakıyordu.

katil - chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin