"Ben şunu da denemek istiyorum," dedim gözüme çarpan siyah ceketi alıp.
"Kesin berbattır," dedi Chanyeol bana bakmadan. "İyi, dene bakalım."
Sinirden yanaklarımı ısırıyordum ama o bana aldırmıyordu bile. İki askı daha çıkarıp kucağımdaki yığının üstüne koydu ve beni sırtımdan hafifçe itip kabinlere yönlendirdi.
"Acelem var diyorum," dedi ters ters. "Hızlan biraz."
Hiçbir şey söylemeden elimdeki poşetleri ve çantamı ona verip kabine girdim, kıyafetleri askılığa asarken beyaz gömleği gözüme kestirmiştim bile.
Dolabımdaki kıyafetleri görünceki tepkim aklıma gelmişti, acaba bedenimi nereden biliyordu? tişörtümden kurtulup gömleği giydim. Aynadaki yansımama bakarken nefesimi hızla verip düğmelerine uzandım ama sırtımdaki düğmeleri kapatamayınca başımı dışarı çıkardım. Arkada bulunan düğmelerden nefret ediyordum. Chanyeol kabinlere en yakın askılarda kıyafetlere bakıyordu.
"Düğmelerimi iliklememe yardım eder misin?" diye sordum bana bakınca. Hiçbir şey söylemeden yanıma geldi ve benimle birlikte kabine girdi. Daracık yerde onunla bu kadar yakın olmak bana garip hissettirse de bir şey belli etmemeyi başardım. Chanyeol düğmelerin hepsini ilikledi. Bunu yaparken eli tenime değmişti, dokunduğu yerden kıvılcım çıktığını sandım bir an.
Apar topar kabinden çıktım, Chanyeol de garip garip yüzüme bakıyordu. "Bu gömlek kesinlikle sana göre değil."
Aynaya bakıp kendimi inceledim, bence gayet hoş olmuştu ama haklıydı, sorun gömlekte. "Diğer gömleği dene." dedi beni tekrar kalbine doğru iterken. Neyse ki düğmeleri açıp içimi kolaylaştırmıştı.
Bütün gömlekleri tek tek denerken her defasında, "Diğeri," demişti.
"Sana zıt bir model," dedi Chanyeol kafamdaki düşünceleri okuyormuş gibi. Çenesinin ucuyla kabini gösterdi. "Diğeri."
"Sana bir şey söyleyeceğim," dedim gözlerinin içine bakarken. Umursamaz bir tavırla tek kaşını kaldırdı. "Bence senin, benim gömleğimden daha büyük bir derdin var. Telefonun son aranan numaralarına bakar mısın?"
Vereceği tepkiyi beklemeden kabine girdim, görünce ne yapacaktı acaba? Ayrıca niye kalbim bu kadar sert çarpmaya başlamıştı ki? Korkacak bir şey yoktu, onun karşısında dik durmalıydım. Hızla üzerime sade beyaz bir gömlek geçirdim ve öndeki düğmelerini ilikledim. Kabinden çıktığımda elindeki telefonu çevirip duruyordu, yüzünden ne düşündüğü belli değildi ama bir değişiklik olduğunun farkındaydım.
"Kendi seçtiğin ceketi de giyer misin?" dedi kuru bir sesle. Telefonu hâlâ elinde çeviriyordu. Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktı yani?
"Bana bağırıp çağırmayacak mısın?" diye sordum biraz şaşırarak. "Ya da ne yaptığımı anlamadın mı? Kore'yi aradım."
"Kendi seçtiğin ceketi de giyer misin Baekhyun?"