38

911 89 61
                                    

"Chanyeol..." dedim uzaylı görmüş gibi ona bakarak. "Senin kafana saksı falan mı düştü?"

"Bugün hafta sonu," dedi homurdanarak. "Uyumak istiyorum."

Ona yastıkla vurunca karnıma giren krampla acıyla inlerken Chanyeol beni bileğimden tutup yanına çekti. "Kapat gözlerini, uyu," derken ses tonu gerçekten de tam bir psikopat katil gibi çıkıyordu. "Yoksa seni yataktan tekmeleyerek atarım."

Homurdansam da dediğini yaptım ve sürekli bölünen uykuma devam ettim.

Uyandığımızda akşam olmak üzereydi. Şu son iki günde ne kadar çok uyumuştum! Neyse ki kıvranıp durmaktan daha iyiydi. Chanyeol bana aldırmayıp yataktan kalkınca vücudunun ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gördüm. Kenardaki tişörtünü alıp bana baktı.

"Karnın nasıl?" diye sordu.

"Daha iyi," dedim. Teşekkür de edecektim ama sonra bunu yapmama sinir olduğunu hatırladım.

"İyi." Odadan çıkıp banyoya gitti, kapıyı kapattıktan sonra su sesi gelmeye başladı. Esneyerek yatağa baktım, aslında uzanmak mantıklı fikirdi ama çok acıkmıştım. Yavaşça yataktan çıkıp ağır ağır yürümeye başladım.

Mutfağa gittiğimde buzdolabına bir süre boş boş baktıktan sonra böğürtlen reçeli kavanozu alıp ekmek sepetinin yanına oturdum. Sepetteki ekmekleri didiklerken Chanyeol aşağıya inmişti bile. Üstündeki tişörtün bazı yerleri yaştı, yani kurulanmadan üstüne geçirivermişti. Ne acelesi vardı ki?

"Ne yapıyorsun?" diye sordu bana dik dik bakarak.

"Kahvaltı yapıyorum."

Başını iki yana salladı. "Kocan olacak adama cidden acıyorum," dedi ve elimden kavanozu aldı. Ona şaşkınlıkla bakarken kaşlarımı çattım.

"Hep aynı şeyi söyleyip duruyorsun," diye homurdandım.

"Sıcak bir şeyler yiyip içmen gerek," dedi beni duymazdan gelerek.

"Çay mı içersin kahve mi? Ya da dur. Kahvede kafein var, eğer altlara iniyorsa uyuşturur." Ben kızarıp bozarırken Chanyeol bana alaycı bakışlarından birini attı. Bu adamın bu kadar açık sözlü olması beni sürekli utandırıyordu.

"Benim canım krep istiyor, sana da yapıyorum bir tane," dedi ve ben de hafifçe başımı salladım.

Nasıl bu kadar hamarat olabiliyordu? Ben şaşkınlıkla onu incelerken Luhan'ın Chanyeol hakkında söylediği şey geldi aklıma. "Luhan çok güzel yemek yaptığından bahsetmişti."

"Evet, üstüme yoktur," dedi. Ukala şey.

"Bunun annenden kalan bir şey olduğunu söylemiştin," dedim. İşin püf noktasını bana söylediği için şaşırmıştım.

"Evet, annem hep yaparmış. Elinden hiç yemedim ama babam hep onun gibi yaptığımı söylerdi."

Sustum, nedense ne zaman baba mevzusuna geçse Chanyeol'e karşı suçlu hissediyordum kendimi. O da uzatmadı zaten. Krepin yanına birkaç şey daha koyup tabağı önüme getirdi ve ardından da bir bardak sıcak süt verdi. Sonra dolaptan kahve çıkarırken ben de dikkatle onu izledim. Acaba babası ölmeden önce nasıl biriydi?

Yemeğini benden önce bitirip bulaşığı lavaboya bıraktı. "Ben markete gidiyorum, istediğin bir şey var mı?"

Bunu sorarken pis pis sırıtmıştı. Beni utandırmaya bayılıyordu. "Baklava alır mısın? İnternette gördüm birkaç defa fakat hiç denemedim."

"Baklava mı?" dedi kaşlarını kaldırarak. Sonra alaycı bir şekilde güldü. "Tabii, benimle uyuyunca canın baklava çekti, değil mi?"

Kaslarının havasını atıyordu pislik. Ona ters ters bakmama aldırmadan evden çıktı. Ben de büyük bir zevkle bulaşıkları Chanyeol'e bırakıp ayağa kalktım ve ağır ağır odama çıktım.

katil - chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin