İlk ders, tatlı bir tokat-Bölüm 31

92 8 2
                                    

Manolya -Bölüm 31


İdolü kendisi hakkında neler söylüyordu. Hâlbuki Ekrem ona sadece saygı duyduğu için basmıyordu. Gözleri doldu, o an Kemal Erdenay'dan nefret ettiğini hissetti ve oyun başladığında tüm gücüle basmaya başladı. Baskısı sonuç vermişti, Kemal artık önceki kadar rahat oynayamıyor, takımını iyi yönetemiyordu. Ancak Ekrem, şaşkınlıkla Kemal'in bu baskıdan hiç şikâyetçi olmadığını tespit etti. Adam sanki kendisine baskı yapıldığına memnun olmuştu. Ekrem'in baskılı oyunu idman maçını bir anda bambaşka bir havaya soktu ve maç çok çekişmeli bir hal aldı. Batur Hoca sık sık:

"Aferin Hataylı, aferin oğlum, koca Kemal Erdenay'a sahayı dar ettin" diyerek onu teşvik ediyordu. Kemal de bu sözlere memnun olmuş gülümsüyordu. Maç bittiğinde Ekrem, harcadığı efordan bitkin bir vaziyette duvar kenarına oturmak üzere giderken:

"Hataylı."

Kemal Erdenay onu çağırıyordu. Kendisini lakabıyla tanıması hoşuna gitmiş olsa da, biraz buruk ve kırgın bir şekilde yanına gitti.

"Yetenekli bir oyuncusun. Hocaya senin için söylediklerim seni gerçeklerle yüzleştirmek içindi, sakın gurur yapma. Beni çok sevdiğin için baskı yapmadığını biliyorum, o sözler seni kendine getirmek için söylenmiş sözlerdi. Zira şunu hiç unutma, sahada rakibin baban dahi olsa tanımayacaksın, yoksa iyi sporcu olamazsın. Sahada duygusallığa yer yoktur. Böyle devam edersen, belki bir iki yıl içinde aynı takımda oynarız."

Ekrem çok mutlu olmuştu. Hayatının idolü demek ki, onu kendine getirmek için bir nevi tokat atmıştı. Ona hayran olmakta haklı olduğunu yeniden öğrenmenin mutluluğu ile Kemal'e teşekkür edip, gururla ve büyük bir sevinçle duvar kenarına gidip, salonun parkelerine bıraktı kendini, sanki rüya âlemindeydi... Kamp bir hafta sürmüştü. Zaten kampın amacı oyun- cuların birbirlerini tanımaları ve Milli olmayı hissetmeleriydi. Ayrılırken gidiş dönüş ve her gün için harcırahları verildi. Bu paralar, Ekrem'in basketboldan kazandığı ilk paralardı. Paraları alırken garip bir gurur kapladı içini. Funda ve Apostol okul bittikten sonra mutlaka bir takı- ma transfer olması gerektiğini, aksi takdirde unutulup gideceğini hatırlatıp, takım bulma konusunda kendilerinin de şimdiden çalışmalara başlayarak, yardımcı ola- cağını ifade ettiler. Son idmandan sonra herkes hüzünlü bir şekilde veda etti ve birbirlerine adreslerini verdiler. Harem Otogarı'nda Funda ve Apostol tarafından yolcu edilen Ekrem, uyumak için başını otobüsün koltuğuna dayarken, iki iyi dost edindiğini ve bu dostluğun ömür boyu süreceğini hissetti.

***  


 Evine döndükten sonra birkaç gün hasret gideren Ekrem'in aklı İstanbul'da ve salonlarda kalmıştı. İlk işi Funda Hocaya mektup yazmak oldu. Funda ile iletişimi kaybederse bunun sonu olacağını biliyordu ve onunla hep iletişim içinde olmaya özen gösterdi. Daha sonra tüm gücüyle idmanlara ve derslere ağırlık verdi. Funda Hocanın verdiği programı eksiksiz uyguluyor ve bun- ları, kafasına takılan konularla birlikte ona, rapor gibi mektuplarla yolluyordu. Funda Hoca, işini ciddiye alan bu yetenekli sporcuya elinden gelen yardımı eksik etmi- yor ve onun bu inanılmaz basketbol sevdasından, Batur ağabeyine ve diğer hocalara sürekli söz ediyordu. Kısa bir süre içerisinde Ekrem, basketbol camiasında adından çok söz edilen genç bir yetenek haline gelmişti.

Ekrem'in bu sevdası Funda Hocanın gayretleri ile birleşince, ortaya daha okul bitmeden Kadıköyspor'dan alınan transfer çıktı. Apostol'un takımı olan Kadı- köyspor'un genç hocası Aydan Siyavuş, 



84






ManolyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin