Ekrem aşağılanıyor-Bölüm 30

76 9 5
                                    

İzmir Kitap fuarından henüz döndüğüm için bu bölümü biraz kısa tuttum. Arkadaşlar okunma sayısı ile vote sayıları arasında çok fark var neden acaba?


Manolya-Bölüm 30


Ekrem için günler rüya gibi geçiyordu. Tüm takım el üstünde tutuluyor, her şey Batur ve Funda Hocaların ha- zırlayıp, Funda Hocanın titizlikle kâğıda döktüğü idman programları doğrultusunda yapılıyordu. Aslında Mehmet Baturalp, aynı zaman da şampiyon İTÜ antrenörü olduğu için tüm yük Funda Hocadaydı. Batur Hoca çok sempatik ve sevecen biri olmasına karşın disiplinden asla taviz vermiyordu. Funda Hoca ise inanılmaz biriydi. İdmanlarda sanki yabancı biriydi, ama idman biter bitmez takımdan biriymiş gibi şakalar yapıyor, kendi sorunlarını bile sporcuları ile paylaşıyordu. Sürekli notlar tutuyor ve sürekli araştırmalar yapıyordu. Sanki basketbol âlimiydi, her şeye bilimsel bir şekilde yaklaşıp öyle yanıt arıyordu. Herhalde böyle olduğu için genç yaşta Milli Takım antrenörü olmuştu.

Önceleri Ekrem'i biraz küçümseyen deneyimli takım arkadaşları, karakterini öğrendikçe onu sevip saydılar ve aralarına kabul ettiler. Takım arkadaşlarının birçoğu birinci ligde oynayan kaliteli oyunculardı. Ekrem, ara- larında en çok Kadıköyspor'da oynayan Bulgar kökenli Apostol ile anlaşıyordu. Funda Hoca da Kadıköy'de oturduğundan zaman zaman Ekrem'i alarak Kadıköy'e geçiyorlar, üçü de eğleniyor ve basketbol konuşuyorlardı. Ekrem, Esin ablasından aldığı notları onlarla paylaşmayı düşündüyse de, yanlış anlaşılır diye bu fikrinden vazgeçti.

Kendi idmanları İTÜ'nün idmanından sonra olduğu için Ekrem, bu büyük sporcuları ve yaptıkları idman şekillerini izlemek ve gerekirse notlar tutmak için kendi idman saatinden çok önce İTÜ'nün idman saatinde salona gelerek, onları tüm idman boyunca seyrediyordu ve notlar tutuyordu. Bu, onun için bulunmaz bir fırsattı. İdolü Kemal Erdenay ile aynı salonda olmak, onun tüm teknik hareketlerini ve arkadaşlarına karşı davranışla- rını izlemek ona büyük keyif veriyordu. Hafta sonuna yakın günlerden birinde İTÜ'nün idmanında iken Batur Hoca idmanı keserek, İTÜ'lü oyuncuları ortaya topla- dı ve iki gruba ayırdı. Bir tarafta Kemal, Hüseyin Alp, Cihat, Nuri, Reşat gibi yıldızlarla A takım, diğer yanda yedekler, ertesi gün oynayacakları maçın taktikleri için çift pota maç yapacaklardı. Batur Hoca, yanda oturan Ekrem'e bakarak:

"Hataylı" diyerek, yanına gelmesi için el işareti yaptı.

Ekrem, süratle hocasının yanına koştu.

"Oyun kuruculardan birinin işi var, gelemedi. Hızlı bir şekilde ısın, ikinci takımı sen oynatacaksın."

Ekrem kafasını salladı ve heyecandan ne yapacağını bilemeden ısınma hareketleri yapmaya başladı. Şampiyon İTÜ ile idman, Kemal, Hüseyin Alp, Cihat, Nuri gibi devlerle maç yapacaktı. Bunu rüyasında bile göremeyeceğini düşündü, heyecandan ayakları titredi, ağzı kurudu. Takımlar yerlerini alıp çağrıldığı için, tam ısınmadan maça başladı.

Boyu Hüseyin Alp'in tam dirseğine geliyordu. Kemal Erdenay'ın ise dışarıdan görüldüğünden çok daha uzun ve kaslı olduğunu anladı. Birkaç acemi hareketin ardından biraz kendine geldi ve daha iyi oynamaya başladı. Oyun kurgusu gereği Kemal Erdenay ile eşleşmişti, ama onu sakatlamaktan ya da ona saygısızlık yap- maktan korktuğundan dolayı fazla basmıyordu. Batur Hoca zaman zaman oyunu durdurarak taktikler veriyor, oyuncuları yanlış pozisyonlardan sonra uyarıyordu. Bu duraklamaların birinde Kemal Erdenay:

"Batur ağabey, bu delikanlının yerine kız takımından birini alsan beni daha zorlardı yani!" dedi.

Tüm takım gülerken, Ekrem'in başından aşağıya kaynar sular döküldü.  


81


ManolyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin