Bir aşk doğuyor-Bölüm 35

86 9 1
                                    

Manolya-Bölüm 35



Ekrem takıma transfer olmuştu, ama ilk beşe girmekte zorlanıyordu. Zira önünde Ahmet Kurt gibi çok iyi bir oyuncu vardı. Ancak Aydan Hoca onu rahat maçlarda oyuna sokarak, deneyim kazanmasını sağlamaya çalışıyordu. Ekrem de bu şansları iyi değerlendiriyor ve süper maçlar çıkartıyordu. Ancak Ekrem gelmeden önce takımın ikinci oyun kurucusu pozisyonundaki Hilmi, bakış ve davranışları ile Ekrem'i içgüdüsel olarak rahatsız ediyordu. Yaşça Ekrem'den büyük olan ve fazla yetenekli olmadığından "kıdemli yedek" Hilmi, önceleri idman ya da soyunma odasında Ekrem'e emir verir gibi isteklerde bulunmuştu, Ekrem bu tür davranışların egemenlik kurmak isteyenlerin ilk adımları olduğunu bildiği için biraz da sert bir şekilde karşılık vererek Hilmi'ye dişini göstermişti. Daha sonra Hilmi sanki Ekrem yokmuş gibi davranarak onu küçümsemeye başlamıştı, öyle ki, "Hataylı" deyişi bile diğerlerinden farklı ve küçümseyici bir tarz taşıyordu. Ama genç sporcu bunu kafaya takmayacak kadar yoğundu ve kim gelirse gelsin bu lige tutunup, er veya geç Kadıköyspor'un birinci oyun kurucusu olacaktı. Kadıköyspor genç ve yeni bir takım olmasına rağmen ligde fırtına gibi esiyordu. Tüm basketbol camiası Aydan Siyavuş'un yarattığı bu genç takımı konuşuyordu. Tabii bu takıma yeni monte edilen Ekrem de bu konuşmalarda yeteri kadar yer buluyordu.


 Bir pazar günü Spor Sergi Sarayı'nda yaptıkları zorlu bir maç sonrası takım arkadaşları ile sporcu çıkış kapısından çıkan Ekrem, Taksim'e gitmeyi planladığından, doğal olarak radyoevi yönüne doğru yöneldi. Salonun giriş kapısının önündeki tunçtan yapılmış boğa heykelinin önünde mini etekli, alımlı bir bayan tüm grubun dikkatini çekti. Ekrem yaklaşınca onun Yeliz olduğunu fark etti. Kız ona doğru hamle yapınca arkadaşlarına veda ederek, Yeliz'e doğru giderek elini sıktı. Yeliz'de onu yanağından öperek cevap verdi.


 "Yeliz! Bu ne güzel sürpriz."


 "Sen meşgul olduğun için uğramayınca ben de maçtan sonra bir şeyler yaparız diye sana bir sürpriz yapayım dedim. Umarım başka bir programın yoktur."


 "Yoo! Hiçbir programım yok, üstelik yarın da izinli olduğumdan istediğimizi yapabiliriz."


 "İstersen Taksim Parkı'nda oturup, ne yapacağımıza karar verelim."


 "Olur, benim için uygun, bir dakika" dedikten sonra, arkadaşlarına koşarak malzeme çantasının içinden eşofman üstü alıp, malzeme çantasını Apostol'a verdikten sonra genç kızın yanına döndü.


 Ekrem, kızın kısa eteğinden rahatsız olduğu için biraz yavaş hareket ederek, takım arkadaşlarından oluşan grubun önlerinden yürümesini sağladı. Bir müddet hiçbir şey konuşmadan yan yana yürüdüler.


Sessizliği Yeliz bozdu:


 "Ekrem sana böyle emrivaki yaptım, ama biraz da rahatsız oldum, eğer istemiyorsan programı iptal edebiliriz" dedi.


 "Neden böyle konuşma ihtiyacı hissettin?"


 "Bilmem, belki kız arkadaşın vardır ve benimle olmanı istemez."


 "Şu anda herhangi bir arkadaşım yok."


 "Kendimi şimdi daha iyi hissettim."


 Bir süre konuşmadan yürüdüler, daha sonra Yeliz maçtan bahsetmeyi denedi, ama bu kez de Ekrem çok az zamanı olduğu için konuya fazla ilgi göstermedi, bunun üzerine yine sessiz bir şekilde yürüyüşlerine devam ettiler. Divan Oteli'nin önünden karşıya geçerlerken önden giden Yeliz, arkada kalan Ekrem'e elini uzatarak onun elini tutmasını sağladı, kaldırıma geldiklerinde ise Ekrem'in elini tutmaya devam etti. Ekrem, genç kıza sorgulayıcı gözlerle baktığında ise gülümseyerek, elini genç adamın avuçlarına daha da sıkı bir şekilde teslim etti. Kızın kararlılığı Ekrem'in hoşuna gitti, o da Yeliz'i beğeniyordu, beraber olmamaları için hiçbir neden yoktu. Genç kızın kor gibi yanan davetkâr elini tutmaya devam etti.


 El ele parka gelip, boş banklardan birine oturdular. Yeliz, Ekrem'e dönüp bir şey söyleyecekken, Ekrem eşofman üstünü genç kıza uzatarak:


 "Şunu bacaklarının üzerine koyar mısın? Fazla kısa eteklerden hoşlanmam."


Şaşıran genç kız, bu müdahaleci tavrından çok hoşlandı, Ekrem'in daha ilk gün onu sahiplenmesi gururunu okşamıştı. Eşofmanla bacaklarını örttükten sonra: "Ekrem, sana bir şey söylemek istiyorum. Bilmiyorum hafiflik mi olacak, ama ben sana çok fena halde âşık oldum, seni ilk gördüğüm andan beri bir saniye bile aklımdan çıkmıyorsun" dedi.


 O an genç kızın küçük ama dolgun dudaklarına büyük istek duyan, ama dışarıda oldukları için kendine hâ-kim olan Ekrem sakin olmaya çalışarak:


 "Ben de senden hoşlanıyorum Yeliz, arzu edersen çıkalım."


 "Arzu etmek mi? Tek hayalim seninle birlikte olmak."


 Sonra Ekrem'e biraz daha sokularak, arkasına dayandı, Ekrem kolunu omzuna attığı zaman da başını âşık olduğu adamın omzuna hasretle dayadı. Ekrem'in saçlarına kondurduğu öpücük genç kızın mutluluğunu en uç noktaya taşıdı. Bir müddet öyle kaldıktan sonra Çiçek Pasajı'nda birer bira içme kararı alarak kalktılar. Yeliz'in ilk işi eteğini aşağıya çekiştirmek, sonra da Ekrem'in verdiği eşofmanı arkadan beline dolayarak eteğinin kısalığını kamufle etti. Görüntüsü biraz komik olduğundan, Ekrem:


 "İstersen eşofmanı kullanma, bundan sonra daha uzun etek giyersin."


 "Bu dünyada senin istemediğin hiçbir şeyi yapmam, o nedenle komik de olsa bunu çıkartmam." 


99

ManolyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin