Manolya-Bölüm 37
Üsküdar adliyesi önünde duran polis aracından inen İlhan Komiser, iki zanlı ve iki polis memuru sakin bir şekilde binaya doğru yol alırken, genç komiser yaşlı olan zanlı ile sohbete devam etti. Onları gören biri, ifade vermeye giden bir zanlı ve onu ifade vermeye götüren bir polisten çok, iki eski dost olduklarını düşünürdü.
Binadan içeriye girince iki polis, zanlıları ikinci kata yönelttiler ve kata çıktıktan sonra koridorda buldukları bir banka oturmaları talimatı ile onları banka oturtarak, kendileri de bankın iki ucuna oturup, amirlerinden gelecek talimatı beklemeye başladılar.
Komiser İlhan, savcının kapısında bekleyen görevliye savcıya geldiğini bildirmesini söyleyerek, beklemeye başladı. Görevli içeriye girdikten kısa bir süre sonra dışarıya çıktı ve başıyla olumlu bir hareket yaptıktan sonra, komiserin içeriye girmesini bekledi. Komiser içeriye girince de kapıyı kapatarak, önünde beklemeyi sürdürdü. Yeni bina ile tam bir tezat oluşturan büyük, eski ve üzeri dosyalarla kaplı tahta masanın arkasındaki koltuktan gülümseyerek ayağa kalkan savcı orta yaşına rağmen, atletik yapılı ve yakışıklı biriydi. Komiserin elini sıkıp yanaklarından öperken:
"Sevgili İlhan, ne iyi ettin de geldin" dedi.
İlhan Komiserin, meslek hayatına atıldığı ilk ilçede beraber çalıştığı ve ona büyük destek veren savcıya saygısı ve sevgisi sonsuzdu.
"Hem sizi göreyim, kısa bir sohbet edelim, hem de ilginç bulacağınız bir olay ve olaydan da ilginç bulacağınız bir zanlı getirdim."
"Ben de seninle konuşmayı özlemiştim İlhan, gelmekle iyi ettin."
Üzerimde çok emeğiniz vardır savcım, bugün pratik sahibi olduğum birçok şeyi siz, değerli savcımdan öğrendim. Ayrıca, sporun insanları birleştiren bir tutkal olduğunu da sizden öğrendim. Sayenizde nereye gitsem, sizin gibi değişik branşlarda takımlar kurarak o yörenin gençlerini kahve köşelerinden kurtarmayı sayenizde görev edindim."
Gerçekten de eski bir sporcu olan savcı, gittiği her il ya da ilçede takımlar kurar ve gençlerin kötü alışkanlıklardan kurtulmasına spor ile yardımcı olmaya çalışırdı. Bu sayede gençler, birbirleriyle daha samimi olurlar ve yardımlaşma, paylaşma gibi duygulara sahip olurlardı. Bu güzel icraatın yararlarına tanıklık eden astları ya da başka birimlerde görevli devlet memurları da genellikle bu olumlu uygulamayı gittikleri yeni yerlerde uygulayarak, gençlere yardımcı olmaya çalışırlardı. İlhan Komiser de bunlardan biriydi.
"Seninle gurur duyuyorum yavrum, şu olay ve zanlı işine geçelim, beni meraklandırdın."
"Efendim, dün gece Karacaahmet Mezarlığı'nda iki kişiyi mezar açarken yakalamışlar."
"Bu devirde mezar soyuculuk... İlginç, ama sıradan."
"Ama adamların ifadelerine göre amaç mezar soymak değil, tam tersi bir durummuş."
"Neymiş peki!"
"Savcım, onu zanlıya sizin sormanızı isterim, zira onun kim olduğunu gördüğünüzde gözlerinize inana- mayacaksınız. Ben olayın faili olarak karşımda onu gördüğümde, on dakika kendime gelemedim."
Savcı, merak içinde kalmıştı. Meslek hayatında yaşadıklarından sonra onun için hiçbir şeyin sürpriz olamayacağını düşünüyordu. Ama İlhan da artık deneyimli bir polisti. Onu bile bu kadar şaşırtan şey ne olabilirdi?
"Hadi, beni merak içinde bırakma da getir şu meşhur zanlıyı."
İlhan kapıyı açarak, polislere işaret edip, onları içeriye çağırdı.
Kapıdan önce zanlılar girdi, yerinden kalkan savcı, yanlarına gitti ve:
"Hocam, hocam siz..." dedi şaşkınlıkla.
Genç mezar hırsızı şaşkınlık içerisindeydi. Yaşlı adamı her gören ona inanılmaz saygı gösteriyor ve onun bu hale nasıl düştüğüne olan şaşkınlıklarını dile getiriyor- lardı. Kimdi bu adam? Nasıl birine bulaşmıştı?
Savcı, İlhan'a dönerek:
"Haklıymışsın İlhan, benim için gerçekten büyük sürpriz, şimdi diğer zanlı ve memur arkadaşlar dışarıda beklesinler, biz konuşmamızı bitirdikten sonra gelirler."
İlhan'ın baş işaretiyle iki memur ve genç zanlı dışarıya çıktılar. İlhan:
"Savcım, arzu ederseniz ben de çıkayım."
"Olur mu öyle şey İlhan!"
"Peki, savcım ben iki dakika izin istesem? Hemen dönerim" diyerek dışarıya çıktı, sonra cep telefonundan bir numarayı aradı.
"Merhaba gazetecilerin kralı."
Aradığı Kenan'dı, genç gazeteci telefonunda İlhan Komiserin numarasını görünce heyecanla cevap verdi:
"Merhaba Komiserim, bu ne güzel sürpriz. Umarım iyi şeyler vardır."
"Şu senin ilginç mezarlık soyguncuları haberini okudum da, onunla ilgili konuşalım dedim."
"Aman, İlhan Komiserim o haberin hepsi ilginç olsa ne olur?"
"Kenan kardeşim, sana ustaların, 'Nereden ne çıkar belli olmaz, araştırmak gerekir' demediler mi yoksa?"
Kenan, komiserin kendisine önemli bir mesaj vermek istediğini sezinledi. Yoksa onu, basit bir olay için aramazdı. Komiserden nerede olduklarını öğrendikten sonra oraya gitmek üzere yola çıktı.
Komiser içeriye girdiğinde savcı ile yaşlı adamı koyu bir şekilde sohbet ederken buldu.
***
106

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya
RomansaO, inanılmaz bir aşkın, inanılmaz başrol oyuncusuydu ve Manolya bize bu kitapta aşkın ne olduğunu hüzünle öğretiyor...