Manolya-Bölüm36
Genç kızın, isteklerine olumlu yanıt vermesi Ekrem'in hoşuna gitti. Galiba iyi bir birlikteliğe yelken açıyorlardı. Daha sonra gittikleri Beyoğlu'nun sihri ikisini de büyüledi. Çiçek Pasajı'na giderek bira içtiler. Özellikle Yeliz çok keyifliydi. Hedefine ulaşmış, beğendiği adamla birlikteydi. Biraları bitip kalktıklarında Ekrem'in evine gidip akşam yemeğini birlikte hazırlama kararı aldılar. Kadıköy'e geçerek, Bahariye dolmuşlarına binmeden önce çarşıya uğrayarak kafalarına göre bir şeyler alıp eve gittiler. Ekrem eve girer girmez ellerindeki malzemeleri yere bırakarak, güçlü kollarını genç kızın beline dolayarak onu dudaklarından hararetle öptü, sonra bir- birlerine sarılmış vaziyette içeriye girdiler.
Ekrem genç kızı elinden tutarak kanepenin kenarına kadar geldi ve onu nazik bir şekilde kanepeye oturttuktan sonra yanına oturdu. Kanepenin gıcırtısına aldırmadan genç kızın sıcak dudaklarını dudaklarının arasına aldı, daha sonra da sağ kolunu Yeliz'in ensesine dolayarak onu nazikçe yatırdı. Sırt üstü yatıp, saçları açılınca genç kızın bütün güzelliği ortaya çıkmıştı, kızın gömleğinin düğmelerini nazik olmaya çalışarak açtı, sonra da acemi bir şekilde sutyenini çıkarmaya çalıştı. Yeliz'in yardımıyla sutyeni çıkartınca genç kızın dolgun ve diri memeleri tüm çekiciliği ile ortaya çıktı. Ekrem gördüğü bu güzellik karşısında iyice tahrik olmuştu. Sol eliyle genç kızın sol memesini kavrayarak, diliyle memenin pembe ucuyla oynayıp, hafifçe öpmeye başladı, hafif bir şekilde başlayan öpücükler, genç kızın tahrik olmasıyla çıkarttığı iniltilerle birlikte ihtiraslı somurmalara ve hafif ısırıklara döndü. İyice tahrik olan genç kızın meme uçları iri birer leblebi gibi sertleşti, bu da genç adamı daha da tahrik etti ve dudakları arzuyla genç kızın bedeninde dolaşmaya, göbeğine doğru inmeye başladı. Bu sırada eteğini başarılı bir şekilde ve çabucak çıkarttı. Şimdi Yeliz sadece pembe puantiyeli külotu ile kalmıştı. İyice tah- rik olan ve kasıklarına ağrı inen Ekrem, iki eli ile külotu yanlarından tutarak nazik bir şekilde çıkartırken, zevk içinde inleyen genç kız önce gayri ihtiyari külotunu tutmaya çalışsa da, sonra her şeye razı bir şekilde gözlerini kapatıp kendini sevdiği adamın dudaklarının ve dilinin göbeğinden aşağıya, bacak arasına inişinin zevkini çıkartmaya bıraktı. Yarım saat sonra zevkin zirvesine en az beş kez çıkan Yeliz, iki eliyle Ekrem'in başını tutarak kendisine çekti ve Ekrem'in nemli dudaklarını apış aralarından alarak, dudaklarını onun dudaklarına teslim etti. Sonra gözlerini genç adamın gözlerine dikerek, mahmur bir şekilde:
"Muhteşemsin canım, demek ki kadınlık böyle bir şeymiş. Şu anda ayaklarımı bile hissetmiyorum, bulutların üzeri böyle oluyormuş."
Ekrem gülümseyerek genç kızı burnundan öptü ve:
"Bunda senin güzelliğin ve tertemiz oluşun en büyük etken aşkım, temizlik çok önemlidir sekste, yoksa her şey sınırlı olurdu. Eyvah ben idmandan geldim ve banyo yapmadım, üstelik biz sevişiyoruz..." diyerek kalkmaya çalıştı, ama Yeliz'in boynuna dolanan kolları ona engel oldu. Tekrar kalkmayı denediyse de, genç kız ciddi bir tavırla onu yine bırakmadı ve Ekrem'in üzerine çıkarak onun hâlâ üzerinde bulunan elbiselerini yavaş yavaş çıkartıp sevdiği erkeğin vücudunu öpmeye başla- dı. Genç kız, kendisini defalarca mutlu ederken vücudunun her noktasını öpmekten kaçınmayan erkeğini aynı şekilde mutlu etmeye kararlıydı ve bu işi daha önce hiç yapmamasına karşın güvendiği şey ona olan aşkı ve kadınsı içgüdüleriydi...
Vakit geç oluyordu, bu nedenle Yeliz'in anneannesine gecikeceğini bildirmeyi uygun gördüler, daha sonra istedikleri gibi yemek yer, sonra da tekrar sevişebilirler- di. Bunun için Yeliz aceleyle giyindi, tam kapıdan çıkacakken Ekrem:
"Anahtarları al tatlım, ben banyoda olabilirim."
Genç kız Ekrem'in uzattığı anahtarları alıp dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra hızla çıktı. Yeliz yolda giderken mutluluktan uçuyordu. Hayatında ilk kez bir erkekle sevişmişti ve bu erkek âşık olduğu erkekti, daha önce flört ettiği iki çocukla öpüşmemişti bile. Gerçi çırılçıplak kaldığında biraz utanmıştı, ama artık o onun erkeğiydi, onun için her şeyini verebilirdi. Ekrem'in vücudunun her noktasını öptüğünü düşündükçe hem gururlanıyor, tahrik oluyor, hem de Ekrem'e olan hayranlığı artıyordu, o tam bir erkekti ve Yeliz onunla beraber olduğu için şanslıydı.
Anneannesine Ekrem'le turlayıp, dışarıda yemek yiyecekleri için geç kalacağını söyledi, Ekrem'den hoşlanan yaşlı kadın bunu memnuniyetle karşıladı. Eve adeta uçarak giden Yeliz, Ekrem'in banyoda olduğunu görünce soyunarak banyoya girdi ve:
"Yıkanmanıza yardım edebilir miyim, yakışıklı" dedi.
"Tabii güzel bayan sizinle sabaha kadar banyo yapabi- lirim" dedi Ekrem, genç kızı ıslak bedenine yapıştırırken.
Uzun süren banyo faslından sonra, Ekrem'in yatak odasında eğlenerek ve birbirlerine el şakaları yaparak giyindiler ve ortak yemek yapmak üzere mutfağa doğru seğirttiler. Tahmin edilebileceği gibi uzun uğraş gerektiren yemeklerin yerini pratik yemekler almıştı. Salonda samimi şekilde yemeklerini yedikten sonra, soluğu Ekrem'in büyük yer yatağının olduğu yatak odasında aldılar ve saatlerce orada kaldılar.
Beraberlikleri ilerledikçe Ekrem Yeliz'i çok beğenir olmuştu. Oldukça güzel oluşunun yanında, davranışları doğal ve olumluydu. Ekrem'i bir kez bile mahcup etmemişti, sonra genç kız sanki her şeyi ile Ekrem'e bağlanmıştı. Bunda daha önceki iki flörtünde yaşadığı hayal kırıklığı etkili olmuş olabilirdi. Zira Ekrem eski flörtleri ile kıyaslanmayacak kadar dürüst ve korumacıydı, tek olumsuz yanı verdiği kararların mutlaka yapılmasını istemesiydi. Onun kararlarının mantıklı ve doğru olduğunu gördükten sonra, Ekrem'in istekleri adeta onun için mutlaka yapılması gerekli şeyler halini aldı. Gerçi marka tutkusu Ekrem'i rahatsız ediyordu, ama onun dışında tam aradığı bir kız arkadaştı. Ama Ekrem Yeliz'e henüz âşık değildi. Sadece onu çok beğeniyor ve çok hoşlanıyordu.
Yeliz, Ekrem'in yaşamında yepyeni bir sayfa açtı. Artık daha düzenli bir yaşamı vardı. Yeliz Ekrem'i sahiplenmiş gibiydi, eve geldiğinde etrafı toparlıyor, boş va- kitlerinde ya kendisi evde yemek yapıyor, ya da evden getirdiği yemeklerle genç adamın dışarıda yemek yemesine gerek bırakmıyordu. Derslerini de Ekrem'in evinde çalışıyordu, bu Ekrem'in de ders çalışmasını tetikliyordu. Ayrıca evi yakın olduğundan Ekrem'in çamaşırlarını anneannesinin bilgisi dâhilinde eve götürerek, yıkıyordu. Anneanne de bu beraberliğe sıcak bakıyordu. Torunu ve Ekrem birbirlerine çok yakışıyorlardı. Yeliz'in daha iyi bir kısmet aramasına gerek yoktu. Ekrem her genç kızın yanında görmek isteyeceği bir gençti. Ayrıca Yeliz, Funda Hoca ve Apostol'un kız arkadaşları ile de gayet iyi anlaşıyordu. Böylece üç arkadaş daha fazla vakit geçirir oldular.
İyi okumalar!
103
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya
RomanceO, inanılmaz bir aşkın, inanılmaz başrol oyuncusuydu ve Manolya bize bu kitapta aşkın ne olduğunu hüzünle öğretiyor...