Size ayın 9. Ve15. de imza günü için katıldığım Tüyap kitap fuarından kısaca söz etmek istiyorum. Benim ve değerli yazar kızım Müjde Aklanoğlu'nın yazarı olduğumuz Parola Yayınları ailesine diğer değerli yazar kızım Esra Yıldız, ta Ankara'dan kalkıp geldi ve sözleşmesini imzalayarak aramıza katılıp Parola Yayınlarını daha güçlü hale getirdi. Bu yıl Müjde'nin önünde oluşan okuyucu kuyruklarını seneye Esra'nın önünde de oluşacağından adım kadar eminim. Kendisini yakınen tanıyınca onun da Müjde gibi, ne denli pozitif biri olduğunu gördüm ve ikisi de bu tür başarıya layıklar. Aynı başarıyı diğer bir yayınevinin yazarları olan Müjde Albayrak, Öykü Kanneci gibi genç arkadaşlarında sağlayacağına eminim. Bu yıl fuara gelmeyenler çok şey kaçırdı. Ama önümüzde İzmit kitap fuarı var, takip edin ve kaçırmayın. Bakalım yeni bölümden hoşlanacak mısınız. Bu arada düşüncelerinizin bana yol göstereceğini unutmayın ve yazın bana. Sevgiler.
MANOLYA -10
Çabucak giyindikten sonra kravatını itina ile düzeltti. Ekrem, birçok okul arkadaşı gibi kravat takmaktan pek hoşlanmasa da kravatını taktığında asla iyice açarak gevşetmezdi. Kravatı ya takmamalı, ya da taktımı da kuralına uygun takmalıydı. Zira gevşek bırakılan kravatlar gençleri daha sakil gösteriyordu. Sonra salona geçerek, annesinin hiç ihmal etmeden hazırladığı kahvaltısını bitirdi ve annesini öperek okula gitmek için yola koyuldu.
Okula gelip kapıda müdür yardımcısı Molla Beyin kıyafet kontrolünden övgü dolu sözler alarak geçtikten sonra, çok büyük olan okulun bahçesine girdi. İçeride beklediğinden daha fazla kalabalık vardı. Onu gören arkadaşları diğer sporcuları bırakıp, yanına gelerek kut- ladılar. O da takım arkadaşlarının yanına gidip hepsini selamladı. Herkes heyecanla maçın nasıl geçtiğini, kimin nasıl oynadığını soruyor, sporcular da tevazuu içinde olanları anlatıyorlardı. Tabii bazıları biraz havalı anlatıyordu, ama o kadar da olacaktı.
Her pazartesi sekizi on beş geçe başlayan Bayrak Töreni o gün sekizde başladı. Hocalarının talimatı ile Hatay Şampiyonu olan sporcular, önceden masalar yan yana konarak hazırlanmış bir platformda bekliyorlardı. İlk sözü alan beden eğitimi öğretmeni Yurdakul Bey, çocukların başarısından ve onlara sağlanan olanaklardan bahsederek hem okul müdürünü, hem de sporcularını övdü. Ve onların iyi birer sporcu oldukları kadar, iyi birer insan olmaları nedeniyle gurur duyduğunu söyleyerek, sözü okul müdürüne bıraktı. Müdür de gerek hocalarının, gerekse sporcularının onlar için yapılan her şeye layık olduğunu, Bölge Şampiyonası için her türlü olanakların seferber edileceğini söyleyerek, sporculara tek tek madalyalarını taktıktan sonra Kaptan Hüseyin'e Hatay Şampiyonluğu Kupasını verdi. Hüseyin kupayı havaya kaldırınca tüm talebeler bu şampiyonluğu sevinç çığlıkları içinde kutladılar.
Sporcular sınıflarına geçtikten sonra, İstiklâl Marşı ile sona eren törenin ardından öğrenciler gürültülü bir şekilde sınıflarına dağıldılar. Ekrem'in sınıfı edebiyat koluydu ve okulun lise ikide okuyan hemen bütün sporcuları bu sınıfta toplanmıştı. Futbol takımı, Türkiye Şampiyonu olan masa tenisi takımı ki bu takımda Ekrem de vardı yine Ekrem'in de olduğu atletizm takımı, voleybol takımı oyuncularının bütün sporcuları bu sınıftaydı. Bunu, sporcular ne kadar beraber olurlarsa, o kadar takım ruhu oluşacağına inanan Yurdakul Hoca ayarlamıştı. Sadece takım kaptanı Hüseyin, kız arkadaşı fen bölümünü seçti diye fen bölümüne geçmişti ve kop- ya çekmeden asla başarılı olamazdı, zira ne temel bilgisi vardı, ne de ders çalışmaya eğilimi. Neyse ki kız arkadaşı, kendi yüzünden çıkmaz bir kuyuya düşen Hüseyin'e
hem ders, hem de kopya veriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya
RomanceO, inanılmaz bir aşkın, inanılmaz başrol oyuncusuydu ve Manolya bize bu kitapta aşkın ne olduğunu hüzünle öğretiyor...