Bölüm 43| Işık Şehri 2 - Part 1
Yine çalan bir telefon ve yine sinir olduğum o zil sesi! Aslında zil sesimi seviyorum ama uykumdan uyandırarak çaldığı için sinir oluyorum, sonuçta uyku önemli öyle değil mi? Herkesin arayıp da bulamadığı önemli bir şey, kimi insan uyumak için az bir vakit buluyor ve o az vakti uyuyabildiği için nimetten sayabiliyordu tıpkı benim şu an yaptığım gibi.
Dün Montmartre'nin altını üstüne getirdikten sonra oldukça yorulmuştuk özellikle de Sacre Coeur Bazilikası'nın o bitmek bilmeyen 300 basamaklı merdivenleri kesinlikle canımıza okumuştu lâkin buna değmişti çünkü gördüğümüz o manzara muhteşemdi ve kesinlikle aklımdan çıkarmak istemediğim manzaralar arasında yer alıyordu. Otele geldikten sonra önce Kenan Hoca'ya geldiğimizi haber verip ardından da onun talimatıyla otelin restoranında grup ve Axel Bey ile tiyatronun işleri ile alakadar olan birkaç kişinin de katıldığı bir akşam yemeğinden sonra odamıza geçip sırayla duşlarımızı alıp kendimizi yatağa atmıştık.
Bugün için de bir gezi planımız vardı elbette, dün Enfal'in benden önce banyoya girmesini söylemiş ve o banyodayken bugün için gezi planı yapmıştım, notlarıma da kaydetmiştim ama bir sorunumuz vardı o da Kenan Hoca'nın provayı ne zaman yapacağı ve bizi ne zaman serbest bırakacağıydı. Akşam ilk tiyatro gösterimizi yapacağımız için bizi bırakmama ihtimali bile olabilirdi, henüz onunla konuşmadığımız için bir fikrimiz yoktu.
Bir anda yerimden sıçrayarak kalktım çünkü yeni dank etmişti, ben telefonun zil sesine gıcık oluyorum ama belki de Kenan Hoca arıyordu ve aramayı yanıtlamamam bizim hayrımıza olmayacaktı. Hayret bu defa Enfal tarafından sarılmamıştım, bunu da sıçrayarak yerimde doğrulmamdan anladım ki erken konuşmuşum, belki vücudumun üst tarafına dolanmamıştı ama vücudumun alt tarafına dolanmıştı. Bacaklarımı bacaklarının arasına alıp sıkıca sarmış ve sırt üstü yatmıştı, çok garip bir pozisyondu ve o pozisyonda nasıl rahat ettiğini cidden merak ediyorum ama uykuda olduğu için buna bir cevap alamayacağımın da farkındayım. Kendimi zorlayarak komodine yaklaştım ve telefonumu uzanıp aldım, arama bitmişti ve kimin aradığını görememiştim hemen arama bildirimlerine girip baktığım da numaranın tanıdık olmadığını gördüm. Kimdi ki şimdi bu?
Sezen'in numarasını mimlemiştim ve onun aramadığını biliyorum, acaba Uğur başka bir numaradan mı aramıştı beni?
Allah'ım ondan ne zaman kurtulacağım tamamen?
Sabrın sonu selamettir mottosuyla sabretmeye çalışıyorum, etmeye de devam edeceğim ama bir yerden patlak vermek istemiyorum.
Sürekli acaba nerede karşıma çıkacak, acaba beni bulup rezil edecek mi gibi düşüncelerin içinde kaybolmak istemiyorum rahatça bir nefes almak istiyorum.
"Nılyuaı?" diyen ses ile bakışlarımı telefondan çektim ve arkama çevirdim.
Enfal uyanmış ve gerinerek bakıyordu bana gözleri tam açılmamış ve kısıktı, uykudan uyanmış hali ile çok yakışıklıydı özellikle kısılan ve sık kirpiklerinin altında parlayan bir çift çimen göz ile oldukça cezbediciydi.
"Biri aramış ama kim bilmiyorum." dedim ve omuz silktim.
"Boş ver, banyoya girecek misin?" dedi ve vücudunu esneterek doğruldu.
"Aslında gitsem iyi olur çok terledim gece, provaya da gideceğiz iyice terleyip pis kokmak istemiyorum." dedim ve ayaklanıp banyoya geçtim.
Hızlı bir duşun ardından banyodan saçlarımı havlu ile kurulayarak çıkmıştım ki Enfal'in sesini duydum, ilk başta bana seslendiğini sansam da yatağa yaklaşınca kulağına dayadığı telefondan, biri ile konuştuğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hülle
Fiction générale|YETİŞKİN İÇERİK| "Her son bir başlangıçtır, her başlangıç bir sondur!" hayatımın özeti bu cümlede. Her insanın dönüm noktası vardır benim dönüm noktam ise sonumun başladığı gün oldu. 'Tamam işte, tüm hayatım bitti! Her şey mahvoldu; tıpkı hayatım...