Bölüm 35 | Hedefimiz Laura Olmak - Part 2
Derin bir nefes alıp verdikten sonra elimdeki metni sahnenin kenarına doğru ilerleyip orada kenara bıraktım ve Enfal'in karşısına geri geldim, Enfal'de tıpkı benim gibi yaptı ve elindeki metni sahnenin kenarına bırakıp karşıma geldi. Birbirimizin gözlerinin içine bakarken, kısa bir süreliğine gözlerimi kapattım ve kendimi Laura olarak düşündüm, artık ben Hazen değil Laura'yım ve Laura nasıl davranıyorsa, nasıl hareket ediyorsa öyle yapmalıyım, bu düşünceyle son bir kez nefes alıp verdikten sonra gözlerimi açtım ve Laura olarak konuşmaya başladım.
"Nasıl böyle söylersin Franco? Nasıl benden bunu beklersin?" derken sesim hayal kırıklığı ve yaşadığım üzüntü ile titremişti, kederken resmen içim kıyılıyordu.
"Beklememem için bir gerçek göster bana! Bunun nasıl olabileceğine dair bir kanıt göster, şahit göster!" derken sesindeki kızgınlık, sorunun cevabına duyulan hasret, keder belli oluyordu.
"Beni hiç mi tanımadın Franco, hiç mi güvenmedin bana? Senin sevgine, aşkına ihanet etmeyeceğime dair hiç mi inancın kalmadı?" derken umudumu yitirmiş gibi hissediyordum, sevdiğim adamın bana inanmaması, bana güvenmemesi ve ona ihanet ettiğimi düşünmesi kalbimin duvarlarını, ruhumun derinliklerini parçalıyordu, bir yıkım oluşturuyordu.
"Benim sana olan sevgim baki, sevgime olan inancım da baki lâkin, lâkin bu olanlar... Bu yaşananlar... Nasıl sana koşabilirim ki? Nasıl sana evet diyebilirim ki?"
Franco'nun sözlerinden sonra onu kendime inandıramayacağıma, içindeki şüphenin sevgimin de üzerinde olduğunu fark ettim ve derin deniz misali olan bakışlarından bakışlarımı çekip başımı önüme eğdim, bana taktığı nişan yüzüğünü çıkardım ve avucumda bir süre sıktım, sanki tırnaklarımı kerpetenle söküyorlarmışçasına bir acıyla yüzüğü Franco'ya doğru atıp arkamı döndüm ve oradan ayrılmak üzere dengesiz olan ilk adımımı attım, attığım adım ile kararan gözlerimin etkisiyle kendimi yerde buldum.
"Bravo! Harikaydı, resmen yaşadın!" diyen ve alkışların eşliğinde kendimi attığım yerden kaldırıp yönetmene döndüm.
Ayağa kalkmış, büyük bir beğeni ve hayranlıkla bizi alkışlayan yönetmene baktım, gerçekten sahnelediğim rolü beğenmişti belli oluyordu, gözlerinde gördüğüm o bakış sahte olamayacak kadar içime işleyen ve beni mutlu eden bir bakıştı.
"Bu rolü neden sen oynamıyorsun?" diyen adam ile yerimde kalakaldım.
"Ben mi? Ama başkası oynuyor zaten?" dedim şaşkınca.
"Olsun, sen ondan daha iyi oynuyorsun. Sahnemize az kaldı ama hâlâ Laura karakterine giremedi, üstelik oyunun sergilenmesine az bir vakit kalmasına rağmen provalar da aksıyor." deyince ne cevap vereceğimi bilemedim.
"Laura karakterini canlandıran oyuncuya haksızlık olabilir belki geldiği provalarda daha iyi bir şekilde canlandırabilir onun şansını elinden almak istemem hem eminim diğer oyuncular da bir anda benim gelmemi benimseyemeyebilirler, alıştıkları kişini yerine benim olmam hem de seçme olmadan hiç hoş olmaz." dediğimde adamın yüzünde bir gülümseme oldu.
Gülümseme güzel bir gülümsemeydi ve ben o gülümsemenin anlamını çözememiştim, neden bana öyle bakıyor ve gülümsüyordu ki? Bakışlarımı Enfal'e çevirdiğim de onun da gülümseyerek bana baktığını gördüm, ne oluyordu yahu? Ben neyi kaçırdım ki böyle?
"Tiyatroyu çok seviyorsun değil mi?" diye sordu Yönetmen Bey alakasız bir şekilde.
"Evet çok seviyorum, tiyatro yapamadığım yıllarda çok üzüldüm ve uzak kaldığım içinde sanki vücudumdan bir uzvumu kaybetmişim gibi hissettim." dedim dürüst bir açıklama yaparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hülle
Fiksi Umum|YETİŞKİN İÇERİK| "Her son bir başlangıçtır, her başlangıç bir sondur!" hayatımın özeti bu cümlede. Her insanın dönüm noktası vardır benim dönüm noktam ise sonumun başladığı gün oldu. 'Tamam işte, tüm hayatım bitti! Her şey mahvoldu; tıpkı hayatım...