Bölüm 2| Cukkalı Vs Emzikli / PART - 4"Savaşı benim kiraz kızıma kaybettin he sıpa oğlum?" diyen halam ile yeniden bir kıkırdama tufanına tutulduk.
Benim gülmem kısa sürerken halam nefessiz kalana kadar gülmeye devam etti, ben de o esnada Enfal'in getirdiği ve hâlâ elinde tuttuğu soğuk su şişeye uzandım, biraz daha su koydum ve içmeye başladım. Tüm hareketlerimi izleyen Enfal'e buruk bir tebessüm gönderdim, ne kadar gülüp eğlensem de içimde hüzünlü bir taraf vardı ve bu taraf gerçekten mutlu olana kadar da geçmeyecekti buna adım gibi eminim. Benim buruk halimi görünce o da burukça gülümsedi, halamın da gülmesi durdu ve ortamı hüzün rüzgârları sardı. Garip bir gerginlik vardı, herkesin bir söyleyeceği var ama söylemiyor gibi. Sessizlik geriyor, hüzün yakıyordu ama yine de kimseden bir tepki gelmiyordu.
"Kararından emin misin?" diyen Enfal ile gözlerimi yumdum. Kararım mı? Keşke benim kararım olsaydı...
"Kalem benim elimde olsa keşke ama kalem ben de değil. Hiçbir zaman da bende olacak gibi gözükmüyor..." sesim ağlamaklı çıkmıştı, Enfal'de benim bu halime üzüldü.
"Dayımla halamı ikna edemedi mi kimse? Bir geldim evlendiğini öğrendim, daha seninle konuşamadan her şey oldu bitti!" derken sesinde hem sinir vardı hem de kızgınlık.
"En son ikna etmeye çalıştığımda odama kilitlenmekle tehdit edildim. Nasıl ikna edeyim?"
"Haklısın ne diyeyim? Neden böyle yapıyorlar anlamıyorum, sonuçta sen kızısın, evlenecek olan de sensin; senin düşüncelerin ve isteklerin daha önemli!" bu sözlerine keyifsizce güldüm.
"Benim annem ve babam olduğu halde ben anlamıyorum, senin anlamaman çok normal; dert etme yani." dedikten sonra keyifsizce güldüm.
"Şeyi nasıl ikna ettin?" deyince anlamazca baktım. Kaşları ile üzerimi işaret edince, kafamı iki yana salladım ne oldu anlamında salladım bende.
"Ya kızım anlasana, gelinlik giymemeye, düğün ve kına gecesi yapmamaya nasıl ikna ettin dayım ile halamı?" dedikten sonra ağzından 'Hıh' tarzı bir nida çıkardı ve konuşmaya devam etti.
"Malûm halam bu tarz şeylere çok önem veren birisi. Gelin kınasız, düğünsüz olmaz diyerek senin tepenin etini yemesi gerekiyordu, şaşalı bir kına gecesi düzenleyip herkese hava atması gerekiyordu!" derken sesi dalga geçer gibi çıkıyordu.
"Söylemeyim ya onu." derken yanaklarım kızarmıştı, merakla kaşlarını kaldırmış bakarken, gözlerimi kaçırdım ondan.
Cevap vermem için koluma iki de bir vurup, dürterken odaya bir telefon melodisi duyuldu. Önce Enfal cebindeki telefonu çıkarıp baktı, onun telefonu olmadığını anlayınca. Halam arkamdan hareketlendi ve ayağa kalktı. Pozisyonumu düzelttim ve oturur konuma geldim, halamın telefonunu yanıtlayıp odadan ayrılınca; Enfal yeniden koluma vurdu ve cevap ver manasında kafasını salladı.
"Of! Israr etmesene ya! Evliliğin olmaması için ikna edemesem de, düğün ve kına olmaması için ikna ettim işte." dediğimde yanaklarım yeniden kızarmıştı çünkü utanıyordum. Ona söylemek istemiyordum, biraz utanç vericiydi.
"Yanakların mı kızardı senin? Utandın mı yoksa?" derken gözlerinde kahkaha pırıltıları kol geziyordu. "Ne söyledin bakayım? Böyle kızarıp, bozardığına göre utanacak bir şey mi söyledin?" deyince gözlerimi kıstım.
Normalde bu tarz konuları konuşmaktan utanmayan biriydim ama nedense işin içine ağabeyim ve erkek kuzenlerim girince bir utangaçlık oluyordu. Birçok erkekle cinsiyetçi, kadınlara karşı bakış açıları yüzünden tartışmışlığım olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hülle
Ficção Geral|YETİŞKİN İÇERİK| "Her son bir başlangıçtır, her başlangıç bir sondur!" hayatımın özeti bu cümlede. Her insanın dönüm noktası vardır benim dönüm noktam ise sonumun başladığı gün oldu. 'Tamam işte, tüm hayatım bitti! Her şey mahvoldu; tıpkı hayatım...