Bölüm 39 |Atilla - Part 2

105 12 3
                                    

Bölüm 39 |Atilla - Part 2 

"Öyle mi diyorsun? Dün şahitler eşliğinde nikâhımız kıyıldı, hoca da bu onayladığına göre bu durumda karım oluyor." dedi Enfal dalga geçen ve Uğur'u küçümseyen bir ses tonuyla.

Uğur'un sesi çıkmadığında kafamı uzatıp bakmak istedim ama beni görüp daha da coşacağı düşüncesi ile bundan vazgeçtim yavaş adımlarla geriye giderek salonun kapısından merdivenlere doğru ilerledim, eminim ki Enfal ve diğerleri onu bertaraf ederlerdi, merdivenlerden yukarı çıkmaktan vazgeçip mutfağa geçtim ve kahvaltı için çay suyu koydum. Çayı kaynaması için ocağa bıraktıktan sonra yukarı döndüm, üzerimi değiştirip elimi yüzümü yıkamam iyi olacak, yataktan kalktık bir banyoya girip kişisel ihtiyacımızı bile gideremeden hemen kapıya koşmak zorunda kaldık.

Bedensel ihtiyacımı hallettikten sonra elimi yüzümü yıkayıp saçımı başımı da taradıktan sonra üzerime bir tişört ve altıma da bir eşofman altı geçirdikten sonra telefonumu alıp aşağı indim, salonda kimse gözükmüyordu ama mutfaktan sesler geliyordu mutfağa geçtiğimde halam gecelikleri ile çayı demliyordu.

"Günaydın hala, kusura bakma sabah sabah benim yüzümden uykunuzdan da oldunuz." dedim mahcup bir şekilde.

Gerçekten de onlara karşı mahcubiyet hissediyorum çünkü benim sorunum yüzünden rahatlarından olmuşlardı, belki daha fazla uyuyacaklardı veya başka bir şey yapacaklardı ama benim peşime kuyruk gibi takılan bir lanet şahıs yüzünden güzelim sabahları mutlu ve neşeli olması gerekirken zehir gibi bir sabah olmuştu.

"Kızım senin ne suçun var? Sizin boşandığınızı bile kabul etmemiş ki! Senin üzerinde hakkı olduğunu düşünüyor bu yüzden de başka hiçbir şeyi umursamıyor!" dediğinde başımı eğdim istemsizce.

"Olsun yine de sabah sabah kapıya dayanması hiç hoş değil, güzelim sabahı resmen berbat etti." dedim kızgın bir ses tonuyla.

"Günün geri kalanı bizim öyle değil mi? O kalan kısmı güzelleştirip güzelleştirmemek bizim elimizde. Gereksiz birini kafaya takıp da günün geri kalanı zehir etmeye değmez. Şimdi güzel bir kahvaltı yapacağız ve bu güzel kahvaltının ardından motivasyonumuzu yükseltip günün geri kalanını güzel geçireceğiz anlaşıldı mı?" diye sorduğunda kafamı sallayarak onayladım.

"Tamam hala öyle yapacağım." dedim gülümsedim ve ardından yeniden konuştum. "İstersen sen git üzerini falan değiştir ben masayı hazırlarım."

"Tamam canım, güzel bir kuymak da yapalım sen malzemeleri çıkart." dediğinde gülümsedim ve kafamı salladım.

Halam mutfaktan ayrıldığında hızlıca buzdolabından kahvaltı tabaklarını çıkardım ve tabakta azalmış ya da olmayan kahvaltılıkları güzelce koyduktan sonra tabakların olduğu dolaptan servis tabaklarını indirip herkesin önüne yerleştirdim ve çay bardakları, çatal, bıçak ve peçete gibi gerekli tüm her şeyi koyduktan sonra ekmek poşetinden ekmekleri, ekmek kızartma makinesine koydum. Ekmekler kızarırken buzdolabından halamın Trabzon'dan özel getirttiği tereyağı ile peyniri çıkardım, ardından buzdolabının raflarında gözlerimi gezdirerek mısır ununu çıkardıktan sonra hepsini tezgahın üzerine dizdim ve tencerelerin olduğu dolaptan da bakır tava çıkarıp ocağın üzerine koydum.

"Geldim, hazır mı her şey?" diye sorduğunda kafamı sallayıp çaydanlığın altını kıstım ve makineden çıkan ekmekleri ekmek sepetine alıp yerine başka ekmek koydum.

"Haydi bakalım Bismillahirrahmanirrahim." dedikten sonra mırıldanarak Ettehiyyatü ve İhlas suresini okuyarak kuymağı yapmaya başladı.

Çayın tamamen olduğuna emin olduktan sonra hem kuymak tavası için hem de çaydanlık için altlık koydum masaya ve ardından her şey tamam mı diye yeniden masayı kontrol ettim, domates ve salata ile birlikte yeşillik koymadığımı fark edince dolabı açıp sebzelerin olduğu çekmeceden salata, domates, marul, maydanoz, kuzukulağı, yeşil soğan ve tere çıkardıktan sonra hepsinin güzelce geniş bir tabağa doğrayıp tabağı da masaya koydum.

HülleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin